Bunca yıldır bir erkek olduğunu bana kanıtlamak için uğraştın durdun. | Open Subtitles | أنت مشغول طوال هذه السنين تحاول أن تبرهن أي رجل أصبحت. |
Ben de romantiğim. Ama bence şaşırtmak ve kanıtlamak daha mühim. | Open Subtitles | أفهم في الرومانسية لكنني لا أظن بأنك تحتاج لابهارها لكي تبرهن عن ذلك |
Sana hiçbir zaman değer vermeyecek birine, bütün gün kendini kanıtlamaya çalışmanın nasıl olduğunu bilirim. | Open Subtitles | أعلم ما هو شعور أن تقضي اليوم كله تحاول أن تبرهن شيئاً لشخص لن يكترت لأمرك على الإطلاق. |
- Kim, Alfa olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | (كيم) تحاول أن تبرهن على أنّها قائدة القطيع |
- Bunu kanıtlamanı isterim. | Open Subtitles | أريد أن أراك تبرهن ذالك |
Ama bana olan sadakatini kanıtlayana kadar liste dışında. | Open Subtitles | ولكن حتى تبرهن لى على ولائها فهى ليست بالحسبان |
Ben de şimdi White Haven'a giden bir otobüse bineceğim ve bende tam Linda teyzem sarhoş olmadığını kanıtlamak için elinde birinin bebeğiyle yemek yapmaya çalışması sırasında oraya yetişmiş olurum. | Open Subtitles | سأستقل حافلة إلى (وايت هيفن) يجب أن أصل في الوقت المناسب لرؤية عمتي (ليندا) وهيّ تبرهن اعتدالها |
Bana bir şey kanıtlamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك أن تبرهن على أى شئ. |
kanıtlamanı istiyor. | Open Subtitles | يريدك أن تبرهن ذلك |
Değerini kanıtlamanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تبرهن جدارتك |
Senden kanıtlamanı mı istiyor? | Open Subtitles | هو يريد منك ان تبرهن على هذا؟ |
Parayı dürüstçe kazandığınızı kanıtlayana kadar Federal Şerif Teşkilatının malı oldular. | Open Subtitles | إنها الآن ملكية لمكتب الماريشال حتى ذلك الوقت الذي تبرهن فيه أنك حصلت عليه بنزاهة |