| Tamam, iyi gidiyorsun. En azından yaranı kendin dikmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا بأس، أنتَ تبلي حسناً على الأقل لستَ مضطرّاً لتخيطه بنفسك |
| Gerard, bunu sen yaptın. Bir şey buldun. İyi gidiyorsun. | Open Subtitles | أنت وجدتها لقد وجدت شيئاً أنت تبلي حسناً |
| 29. vagondasın. 10 tane kaldı. İyi gidiyorsun. | Open Subtitles | أوصلنا 29 مقطورة تبقى لنا 10، أنت تبلي حسناً |
| Okulda oldukça iyi gidiyor, ama balo komitesi tamamen farklı bir olay. | Open Subtitles | إنها تبلي حسناً في المدرسة, لكن عضوية حفل التخرج أمر مختلف تماماً |
| İyi gidiyor demek? Çok yurtdışına çıkıyorsun. | Open Subtitles | إذاً، أنت تبلي حسناً لقد أمضيت بالخارج كثيراً |
| SAT sınavları yaklaşıyor. Bunlarda iyi iş çıkarmalısın. | Open Subtitles | أمتحانات قبول الجامعات قادمة عليك ان تبلي حسناً, هل تذاكر؟ |
| Burası da, çok hoş evmiş. İyi gidiyorsun. | Open Subtitles | هذه الشقة لطيفة جدّاً يا صاح إنك تبلي حسناً |
| İyi iş dostum, iyi gidiyorsun. | Open Subtitles | . عملٌ جيّد يا صاح إنّك تبلي حسناً |
| Neredeyse oldu. İyi gidiyorsun. | Open Subtitles | تكاد أن تنجح في فكه أنت تبلي حسناً |
| İyi gidiyorsun, Lucas, ama daha öğrenecek çok şeyin var. | Open Subtitles | (انت تبلي حسناً (لوكاس لكن ما زال هناك الكثير لتعلمه |
| İlk ile gayet iyi gidiyorsun. | Open Subtitles | أنت تبلي حسناً مع الفرصة الأولى |
| - Öldür beni! - İyi gidiyorsun. | Open Subtitles | أقتليني فحسب - أنت تبلي حسناً - |
| Gayet iyi gidiyorsun, tatlım. | Open Subtitles | إنك تبلي حسناً يا حبيبي. |
| - Özür dilerim. - Sorun değil. İyi gidiyorsun. | Open Subtitles | -آسفٌ بشأن ذلك لا بأس، أنت تبلي حسناً |
| Bak, Sherlock. Gayet iyi gidiyorsun. Simdi pes etme. | Open Subtitles | اصغي (شارلوك)، أنت تبلي حسناً لاتستلم الآن |
| İyi gidiyor. Sadece test yapıyoruz. | Open Subtitles | إنها تبلي حسناً, فنحن نجري بضع إختبارات |
| Cher gayet iyi gidiyor. | Open Subtitles | إنها تبلي حسناً |
| Gerçekten iyi gidiyor. | Open Subtitles | انها تبلي حسناً |
| Gayet iyi gidiyor. | Open Subtitles | انها تبلي حسناً |
| İyi gidiyor. | Open Subtitles | انها تبلي حسناً |
| Bazılarının iyi iş çıkardığını duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن إحداهم تبلي حسناً فى مثل هذه الأمور. |
| Oralarda iyi iş çıkardığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنك تبلي حسناً في الأعمال |