Bay Pena, bu cihazları satın almak için uyuşturucu satıyor. | Open Subtitles | السيد بينا تبيع المخدرات من أجل لشراء الآلات. |
Dinle küçük kızlara uyuşturucu satıyor ve onları pazarlıyorsun. | Open Subtitles | اسمع، إنك تبيع المخدرات للفتيات المراهقات القاصرات وتدفع بهم إلي الدعارة ! يا للعجب! |
Tamam, peki, uyuşturucu satıyor. | Open Subtitles | حسنا، لا بأس انها تبيع المخدرات |
uyuşturucu sattığını biliyordum... ama bu benim için sadece iyi ayakkabı ve güzel kıyafet demekti. | Open Subtitles | أنا أعرف أن أمي تبيع المخدرات و لكن هذا لم يكن سيئاً بالنسبة لطلاب المدرسة |
- Yalnızca kötülere uyuşturucu satıyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تبيع المخدرات للشباب الطالحين وأنتَ؟ |
Çocuklara uyuşturucu satıyor. | Open Subtitles | تبيع المخدرات للاطفال |
Bu kadın çocuklara uyuşturucu satıyor. | Open Subtitles | إنها تبيع المخدرات للاطفال |
Bayan Hovington, kendi kızı da dahil herkese uyuşturucu sattığını farketti. | Open Subtitles | اكتشفت السيدة "هوفينج" أنك كنت تبيع المخدرات للجميع بما فيهم ابنتها |
O gecekonduda Kevin Neyers'a doğrudan uyuşturucu sattığını gören ve ifade vermeye gönüllü altı tanık daha var. | Open Subtitles | ستة شهود إضافيين على استعداد للادلاء بشهادتهم نفسهم شاهدوك وانت تبيع المخدرات (مباشرة امام مسكن (كيفين نايرس |
Hala Cheryl and Phil Roy'a hap ve uyuşturucu satıyorsun. | Open Subtitles | (لازلت تبيع المخدرات (لشيرل)( و فيل روى |