ويكيبيديا

    "تتألف" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • oluşan
        
    • oluşur
        
    • oluşuyor
        
    Cinayet kurbanının arkadaşlarına sorulan, bir seri sorudan oluşan, devrimci bir teknikle. Open Subtitles تقنية جذريّة تتألف من طرح سلسلة من الأسئلة لأصدقاء ضحيّة جريمة القتل
    Saygın bilgisayar bilimleri profesyonellerinden oluşan kar amacı gütmeyen bir organizasyon. Open Subtitles وهي منظمة غير ربحية تتألف من المهنيين البارزين في علوم الكبيوتر
    Esas tempoyu pekiştiren ve doğruluğu yükselten ek bir ritmik bileşenden oluşan bir dış katmanı da, sonrasında ekleyebiliriz. TED يمكننا حينها إضافة طبقة خارجية، تتألف من مكون إيقاعي إضافي، لتعزيز النغمة الرئيسية و زيادة الدقة.
    Çoğu sınav, sizi ezmek için tasarlanmış zihinsel ve fiziksel görevlerden oluşur. Open Subtitles معظم التعهدات تتألف من الكراهية المطلقة و التخلف العقلي اللتي صممت لتكسركم
    Fakat Kiribati üç ada topluluğundan oluşuyor: batıdaki Gilbert Grubu, ortadaki Phoenix Adaları ve doğudaki Line Adaları. TED تتألف كيريباتي من 3 مجموعات من الجزر: مجموعة جيلبرت في الغرب، ولدينا جزر فينيكس في الوسط، وجزر الخط في الشرق.
    Elektromanyetik radyasyon, uzay boyunca salınan karşılıklı etkileşen elektriksel ve manyetik dalgalardan oluşan saf enerjidir. TED الإشعاع الكهرمومغناطيسي هو طاقة نقيّة تتألف من تفاعل الموجات الكهربائية والموجات المغناطيسية المتذبذبة عبر الفضاء.
    Çalıştığım dükkanda ya da işleri öğrendiğim dükkanda, üstat, usta, kalfa ve çıraktan oluşan bir hiyerarşi vardı. Ben çırak olarak çalıştım. TED في المحل حيث درست أو تعلمت، كان هناك رتب وظيفية تتألف من الخبير، والبارع، والعامل المدرب، والتلميذ وأنا عملت كتلميذة
    Eşit sayıda Asgard ve Goa'uld temsilcilerden oluşan bir soruşturma komisyonu toplamalıyız. Open Subtitles ونحن نحتاج لتجميع لجنة للتحقيق تتألف من عدد متساوي من ممثلين الأسغارد والجواؤلد
    Kalsiyum ve karbondan oluşan kabukları milyonlarca yıldan fazla sürede kireçtaşına dönüştükleri denizin dibinde birikiyordu. Open Subtitles تتألف أصدافهم من الكالسيوم والكربون. تتراكم على قاع البحر لملايين السنوات. ثم تتشكّل لحجر جيري.
    Belli başlı kaliteli şaraplardan oluşan iyi bir koleksiyonun varsa değeri rahatlıkla milyonları bulabilir. Open Subtitles إذا كان لديك مجموعة قوية تتألف من مجموعة معينة، فان بسهول تسوى قيمتها الملايين
    Hayatında ilk defa, etrafı Los Angeles'ın en genç elitlerinden oluşan bir grup hayranla çevrilmişti. Open Subtitles محاط لأوّل مرة في حياته بمجموعة من المعجبين والتي تتألف من مجموعة شبّان يافعين
    Öncelikle, saf çelikten oluşan ve güç ve güveni temsil eden süslü iki bıçak. Open Subtitles أولا، سكينين تتألف من غرامة الصلب مع تصميم المزخرفة كرمز للقوة، رمزا للثقة.
    Genç, küçük koloniler gibi-- ...yaklaşık iki bin karıncadan oluşan iki yaşındaki koloniler çok fazla değişkendir. TED في حين أن المستعمرات ، الشابة الصغيرة -- المستعمرة-ذات العامين- التي تتألف من 2,000 نملة---هي أكثر تغيراً.
    Balarıları, koloninin bir organizma olduğu, ve 40 bin ilâ 50 bin arasında bireysel arı organizmasından oluşan bir süper-organizma olarak düşünülebilir. TED يمكن اعتبار نحل العسل كمنظمة رئيسية، بحيث تكون المستعمرة هي المنظمة التي تتألف من 40.000 إلى 50.000 نحلة كمنظمات فردية.
    Burada gördüğünüz her şey, her biri milyarlarca yıldızdan oluşan bir galaksidir. TED كل ما تراه هنا هو المجرة، التي تتألف من مليارت النجوم لكل منها .
    Arkdaşlar, arkadaşlar. MS: Tamamen farklı görüşteki insanlardan oluşan grupların çoğunun ortak bir karara vardığını gördük. TED أيها الناس، أيها الناس، ماريو: وقد وجدنا أن العديد من المجموعات توصلت إلى توافق في الرأي حتى عندما كانت تتألف من أشخاص يختلفون تمامًا في الرأي.
    On kadar atomdan oluşan topaz gibi görece karmaşık bir mineral kafesi bile sadece benzer atomik yapıyı defalarca yineler. Open Subtitles وحتى الشبكات المعدنية المعقدة نسبياً مثل التوباز تتألف من ما يقارب العشرة ذرات وليس بإمكانها إلا أن تكرر نفس التركيب الذري
    Ayrıca bakır ve çinko alaşımından oluşan kalıntılar da buldum, çinko! Open Subtitles كما أنني وجدت بقايا سبيكة في الجرح التي تتألف من النحاس والزنك - النحاس الأصفر
    Şey, klasik yaklaşım müdahaleye başvurmaktan oluşur ki bu özgün hedefteki kesik elyaf büyümesini teşvik eder. TED حسناً, المقاربة التقليدية تتألف من تطبيق إجراء تداخلي يقوم بتحريض نمو الألياف المقطوعة باتجاه الهدف الأصلي
    Kusursuz bir pırlanta sadece ışıktan oluşur. Open Subtitles لأن الماسّة المثالية يجب أن تتألف ببساطة من الضوء.
    Ki oda Eastern havayollarından oluşuyor, veacılmamısbi kaçLes Mis değiştokuşkartı . Open Subtitles التي تتألف من حصتين في أسهم الخطوط الجويّة الشرقيّة ورزمة مغلقة من بطاقات مسرحية البؤساء
    İlk cümle 7 kelimeden oluşuyor. 7 rehinemiz var. Open Subtitles الجملة الأولى تتألف من سبع كلمات مما يعني أنّ لدينا سبع رهائن

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد