Soruşturma hakkında bir yerden bilgi sızıyor. | Open Subtitles | ويوجد معلومات بهذا التحقيق وهي تتسرب من مكان ما |
Konuştuğumuz şeyi duymamaları gerek. Evet, beyin takımımızdan Orta Yol'a bilgi sızıyor. | Open Subtitles | المعلومات تتسرب من دائرة ضيقة جدا للمحافظين |
Gözlerinden, kulaklarından burnundan, ağzından sıvılar akıyor. | Open Subtitles | . كانت تتسرب من عينيها ، أذنيها ، أنفها، فمها |
Tamam, kalacağım. Ama her yerde sızıntı var. | Open Subtitles | حسناً , سوف أبقى ولكن المواد تتسرب من كل مكان |
Yerçekiminin çoğu 4. boyuta sızdırıyor olabilir. | Open Subtitles | من الممكن أن تكون معظم الجاذبية تتسرب إلى بعد رابع |
O kadar zaman geçince radyasyon sızıntıları oluyor. | Open Subtitles | في بعض الأحيان كميات قليلة من الإشعاع تتسرب للداخل |
- Şu anda işe yaramaz bacağımdan da aynı sefil koku sızıyor. | Open Subtitles | نفس الرائحة الكريهة التي تتسرب الآن من ساقي عديمة الفائدة |
Ortada, milyonlarca tonlarca plastik atığı okyanusumuzda birikiyor ve üçüncü de ise radyoaktif madde Fukushima nükleer santralinden Pasifik Okyanusu'na sızıyor. | TED | أما السطر الأوسط فهي ملايين الأطنان من الأنقاض البلاستيكية تتراكم في المحيط، والسطر الثالث هو المواد الإشعاعية وهي تتسرب من محطة فوكوشيما للطاقة النووية في المحيط الهادئ. |
Bu fotoğrafta, yüz nanometre büyüklüğündeki daha küçük mavi parçacıklar sızıyor, daha büyük olan 500 nanometrelik kırmızı parçacıklar kan dolaşımında takılıp kalıyor. | TED | في هذه الصورة، تتسرب إلى الخارج جزيئات النانو الزرقاء المتناهية الصغر حجم 100 نانومتر، والجزيئات الحمراء الأكبر حجم 500 نانومتر، عالقة في مجرى الدم. |
Dinleyin! Bir çeşit kendi kendine çoğalan kod sistemimize sızıyor. | Open Subtitles | لدينا شفرة بث ذاتية تتسرب الى النظام |
sızıyor mu süzülüyor mu? | Open Subtitles | هل تتسرب أو متماسكه؟ حسنا، السيد لام، |
Çocuğun kulağından ektoplazma akıyor. | Open Subtitles | أكانت هناك مادة إكتوبلازمية تتسرب من أذن الفتى؟ |
Gözlerinden, kulaklarından burnundan, ağzından sıvılar akıyor. | Open Subtitles | مليئة بالبكتيريا والغازات... كانت تتسرب من عينيها ، أذنيها ، أنفها، فمها |
- Krem şanti kalçama doğru akıyor. - Tamam. | Open Subtitles | كريمة الدلك تتسرب الى الداخل اوك |
Evet, bazen eski kablolar havaya sızıntı yapabiliyor. | Open Subtitles | نعم, بعض الأحيان التوصيلات القديمة يمكن أن تتسرب إلى الهواء. |
Biz yeterli veriyi toplayıp doğrulayana kadar bir yandan sızıntı olma ihtimali çok yüksek duruyor. | Open Subtitles | هناك احتمال جيّد، أنه حين انقضاء الوقت الخاص بجمع بيانات كافية لإصدار القرار النهائيّ، قد تتسرب المعلومات |
Babam sızıntı yüzünden kırılan bağlantı borusundan nefret ederdi. | Open Subtitles | كان يكره أبي اللوم عندما تتسرب الأنابيب من الثني |
Yerçekimi ekstra boyutlara sızdırıyor. | Open Subtitles | الجاذبية تتسرب إلى الأبعاد الإضافية |
Öteki kuvvetler kadar güçIü fakat biz bir kısmını gözden kaçırıyoruz, ve yerçekimi diğer boyutlara sızdırıyor, ve yerçekiminin gücünü hesapladığımızda sadece 3 boyuttaki parçasını görüyoruz. | Open Subtitles | وأنها قوية تماماً مثل باقي القُوى لكننا نفتقد جزء منها الجاذبية تتسرب نحو أبعاد إضافية ولذا حين نقوم بحساب قوة الجاذبية فإننا نرى فقط الجزء الموجود في الأبعاد الثلاثية |
En kötüsü de hikayen botlarından daha çok sızdırıyor! | Open Subtitles | رديئة الصنع, والأسوأ بالأمر القصة تتسرب بشكل أسرع من أحذيتك اللعينة! |
Salona sızmadan önce koğuş kapısını izole etmemiz lazım. | Open Subtitles | نحن بحاجة لختم باب عنبر قبل أن تتسرب على قاعة جناح. |