Zannıma göre kabiliyetin bana 10 adıma kadar yaklaşmanı gerektiriyor | Open Subtitles | أخمّن أن مهارتك تتطلّب منك ان تكون خلال عشرة خطوات |
Tüm bu işlevler daha basit bileşenlerden kompleks moleküllerin oluşumunu gerektiriyor. | TED | إنّ جميع هذه العمليّات تتطلّب تشكيل جزيئات معقّدة من مركّبات أساسيّة عديدة. |
Ancak bu devasa projeler sistemsel değişiklikler gerektiriyor ve biz etrafında dolanarak güzel zamanımızı gerçekten harcıyoruz. | TED | لكن هذه التعهّدات الهائلة تتطلّب تغيُّرات نظامية، وبالكاد يتسع لنا الوقت للعمل على ذلك. |
Bir rehineyi uzun süre tutmak birden çok kişi gerektirir. | Open Subtitles | لإبقاء الرهينة أطول فترة تتطلّب مشاركين متعدّدين |
Bu uzunca bir süreçtir ve sorumluluk gerektirir. | Open Subtitles | بل هي عمليّة طويلة الأمد تتطلّب إلتزامًا |
İngilizce bunu gerektiren tek Germen dili. | TED | إذ أنّها اللّغة الجرمانيّة الوحيدة التي تتطلّب هذا الأمر. |
Kemik kırmada ustalaşmak için, yani yükseklik, hız ve aşağıya bırakma anının doğru olması için, çok fazla çalışmak gerekir. | Open Subtitles | تتطلّب مهارة تحطيم العظام ممارسة كثيرة لمجرّد العثور على الإرتفاع المثالي والسرعة ولحظة إسقاطها. |
Dışavurum yazılı bir büyü gerektirmez. | Open Subtitles | الإبانة لا تتطلّب تعويذة مكتوبة |
Bu teşkilatın kutsallığı, bazı kişisel özgürlüklerden fedakârlık gerektiriyor. | Open Subtitles | قداسة هذه الوكالة تتطلّب التضحية بعض الحريات الشخصية. |
Bu teşkilatın kutsallığı, bazı kişisel özgürlüklerden fedakârlık gerektiriyor. | Open Subtitles | قداسة هذه الوكالة تتطلّب التضحية بعض الحريات الشخصية. |
Bu teşkilatın kutsallığı, bazı kişisel özgürlüklerden fedakârlık gerektiriyor. | Open Subtitles | قداسة هذه الوكالة تتطلّب التضحية بعض الحريات الشخصية. |
Bu teşkilatın kutsallığı, bazı kişisel özgürlüklerden fedakârlık gerektiriyor. | Open Subtitles | قداسة هذه الوكالة تتطلّب التضحية بعض الحريات الشخصية. |
Bu teşkilatın kutsallığı, bazı kişisel özgürlüklerden fedakârlık gerektiriyor. | Open Subtitles | قداسة هذه الوكالة تتطلّب التضحية بعض الحريات الشخصية. |
Bu teşkilatın kutsallığı, bazı kişisel özgürlüklerden fedakârlık gerektiriyor. | Open Subtitles | قداسة هذه الوكالة تتطلّب التضحية بعض الحريات الشخصية. |
Fizik kanunları, "negatif enerji" adındaki bir şeyin varlığını gerektirir. | Open Subtitles | القوانين الفيزيائية تتطلّب وجود شيء يُدعى بـ الطاقة السلبية |
Doğa ile bağlıdırlar. Doğa da dengeyi gerektirir. O yüzden her büyünün bir açığı vardır. | Open Subtitles | التعاويذ مرتبطة بالطبيعة، والطبيعة تتطلّب الاتّزان، لذا لكلّ تعويذة ثغرة |
Dikkatli hesaplamalar, adamakıllı evrak işleri ve biraz da şans gerektirir. | Open Subtitles | تتطلّب حسابات دقيقة العمل الورقي المُناسب والقليل من الحظّ |
Bunun yerine,partnerinize güvenmeyi ve güvenmenin zor olduğu zamanlarda bunları konuşmayı gerektirir, ki bu çok basit geliyor. Fakat gerçekten devrim niteliğinde, radikal bir tutum. | TED | بل، إنها تتطلّب أن تثق بشريك حياتك والحديث عن الأشياء عندما تكون الثقة صعبة، التي تبدو في غاية البساطة، ولكنها في الواقع نوعاً ما فعل ثوريّ متطرف. |
Bale zarafet ve hassasiyet gerektiren klasik bir dans şeklidir. | Open Subtitles | البالية هي نوع من أنواع الرقص الكلاسيكي تتطلّب الكياسة و الدقّة |
Talip olan liderlerin kurnazlık gerektiren bir yarışmaya sokulması amaçlanmış. | Open Subtitles | القائدان المتنازعان على السلطة يلتقيان في مواجهة تتطلّب مكرًا. |
Gizli kimliğiniz, dövülmüş biri olacaksa.... ...dövülmeniz gerekir. | Open Subtitles | لذا لو أن شخصيتك تتطلّب ...الظهور وكأنك ضربت عليك أن تكون مضروبا... |
Ve hepsi de şiddet gerektirmez. | Open Subtitles | وليست جميعها تتطلّب العنف |