Bir zamanlar küçük bir kız ormanda uzun bir yürüyüşe çıkmış. | Open Subtitles | ذات مرة كان هناك فتاة صغيرة ذهبت تتمشى طويلا في الغابة |
Ayrıca seni ilgilendirmez ama Bayan Nordley'de yürüyüşe çıktı. | Open Subtitles | وربما لا تهتم لكن السيدة نوردلى خرجت تتمشى قليلا |
- Büyük bir olasılıkla göl kenarında yürüyüş yapıyordur, tatlım. - Teşekkür ederim. | Open Subtitles | من المرجح أنه تتمشى بجانب البحيرة يا عزيزي شكرا |
Şimdi, madem konuşmak istemiyordun, neden benimle eve kadar yürümek istedin? | Open Subtitles | لماذا اردت ان تتمشى معى حتى المنزل ؟ اذا لم ترد ان نتمشى لكى نتكلم ؟ |
Havuz kenarında yürürken beni tesadüfen gören bir kız tarafından kurtarılmıştım. | TED | أخيرًا أنقذتي فتاة كانت تتمشى قرب حوض السباحة التي نظرت صدفة تحت قدميها فرأتني |
Sokakta, önlükle dolaşan yetişkin bir kadın olduğunu şimdi mi fark ettin? | Open Subtitles | هل فقط للتو ادركتِ انك امرأة ناضجة تتمشى امام العامة مرتدية مريلة الطبخ ؟ |
Tam da arkadaşımın mekanının yolunu tutuyordum. Biraz dolaşmak ister misin? | Open Subtitles | لقد كنت سأتجه للتو إلى محل صديقي أتريد أن تتمشى ؟ |
Buna ne dersin, Bayan Nordley Hyde Park'ta gezinir gibi yürüyüşe çıkmış. | Open Subtitles | السيدة نوردلى تتمشى فى الأدغال وكأنها متنزه هايد بارك |
O sıradışı bir şekilde, hafta içi bir günde, sayfiye evine gidiyor, ve kapıcıya düşünecek şeyleri olduğunu söylüyor ve sonra yürüyüşe gidiyor. | Open Subtitles | فقد ذهبت لمنزل الشاطئ وسط الأسبوع وهو غير معتاد وقالت للخادمة أنها تفكر بعمل ما ثم ذهبت تتمشى |
Niye biraz yürüyüşe çıkıp da umursamaya çalışmıyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تتمشى قليلاً و تحاول أن تبحث في نفسك عن الاهتمام بالآخرين ؟ |
Biraz dışarıda yürüyüşe çıksana? | Open Subtitles | لماذا لا تتمشى قليلاً في الخارج |
Köpeğini yürüyüşe çıkarmıştı ve kayboldu. | Open Subtitles | لقد ضاع كلبها بينما هي تتمشى معه. |
İnsanların burada yürüyüş yapamayacağını bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أنه من الممنوع أن تتمشى هنا |
Belki biraz yürüyüş yapmak istersiniz, Bay Collins. | Open Subtitles | ربما تحب أن تتمشى ياسيد كولينز |
Camille'i gezdirmem gerekiyor. Benimle yürümek ister misin? | Open Subtitles | ربما اتمشى قليلا هل تتمشى معى ؟ |
Yani, bir dahaki sefere plajda yürürken bir kumsaatini izlerken, ya da cimrilik yapıp, ucuz araba camlarını alırken kum olmadan nerede olacağımızı düşünün. | Open Subtitles | لذا عندما تتمشى على الشاطئ ثانية، مستمتعاً بساعة رملية أو صانعاً زجاج أمامي رديء، فكّر أين يمكن أن نكون بدون رمال. |
Çantasıyla sokakta dolaşan sıradan bir öğrenci değildi. | Open Subtitles | لم تكن إحدى طالبات المدارس التي تتمشى في شارع مصطحبة حقيبتها الكبيرة |
Gece fıstık yiyerek Wall Street'de dolaşmak. | Open Subtitles | عندما تتمشى في وول ستريت في الليل ومعك كيس السوداني |
Bir gün evden okula yürüyecek veya buluşmaya çıkacak ya da arkadaşlarıyla takılacak. | Open Subtitles | يوم ما، ستعود من المدرسة الى البيت. ربّما تعود أو تتمشى مع أصدقائها. |
Ruhun dolaşıyor aramızda, kılıçlarımızı kendi ciğerimize saplatıyor. | Open Subtitles | روحك تتمشى في الخارج وتحول سيوفنا.. إلى أحشائنا |
Tüm gün boyunca caddenin başından sonuna kadar oynayarak yürüyorsun. | Open Subtitles | أنت تتمشى وتلعب على الشارع كل يوم |
O zaman insaatta dolasirken dikkatli ol. | Open Subtitles | حسناً . كن حذراً عندما تتمشى بجانب مبنىما. |
Gerçek bir erkek olduğunu söyleyip göğsünü gere gere dolaşıyorsun burada. | Open Subtitles | تريد أن تتمشى هنا متظاهراً بانك رجل حقيقي |