yürüyüş yapmıyormuş. yürüyüşe çıkarsan çorap giyersin. | Open Subtitles | لم تكن تتنزه تعرفون, عندما يتنزه الشخص يرتدي جوارب |
Senin ön verandanın önünde gülüştüğümüz o geceye ya da bir yaz akşamında yapacağımız bir yürüyüş anındaki halimize döndü. | Open Subtitles | أصبح يُمثلكِ بل أصبح يُمثل الأسرة التي كان بوسعنا إنشاءها أسرتنا التي كان من الممكن أن تُمضي الوقت السعيد في شرفتكِ أو التي تتنزه في ليالي الصيف |
Benim ilk tahminim yürüyüş yaparken düşüp boynunu kırdığı yönündeydi ama bilmiyorum. | Open Subtitles | في بادىء الامر, أعتقدت أنها كانت ... تتنزه في الطريق فوق ثم سقطت لكن |
istediğin zaman müzik dinliyorsun, mastürbasyon yapıyorsun yürüyüşe çıkıyorsun, sohbet kuruyorsun. | Open Subtitles | تستمع للموسيقي متي شئت تستمني متي أردت تتنزه متي شئت تتحدث مع شخص ما متي أردت |
" Şampanya başınızı döndüren özsudur. Şaşırırsınız." | Open Subtitles | "تترك الشمبانيا تذهب الى رأسك ,تتنزه." |
" Şampanya başınızı döndüren özsudur. Şaşırırsınız." | Open Subtitles | "تترك الشمبانيا تذهب الى رأسك, تتنزه." |
Erkek arkadaşıyla yürüyüş yaparken bir kaza olmuş. | Open Subtitles | -كانت تتنزه مع حبيبها - ووقع لهم حادثا . |
Kafanı dağıtmak için daha çok yürüyüş mü yapacaksın? - Ne anlama geliyor bu? | Open Subtitles | تتنزه أكثر لتنظيم أفكارك؟ |
Noel'den hemen önceydi, sen yürüyüşe çıkmıştın. | Open Subtitles | لقد كان هذا قبل أعياد الميلاد لقد كُنت بالخارج تتنزه |
Hey, Ray Ray, aptal kertenkelenle uzun bir yürüyüşe çıkabilirsin. | Open Subtitles | راي راي)، تستطيع أن تتنزه) مع سحليتك الغبية |
yürüyüşe çıkalım mı? | Open Subtitles | هل تتنزه على رجلك؟ |
Annem yürüyüşe çıktı, babam da markette. | Open Subtitles | أمي تتنزه, ووالدي ذهب للمتجر |
Neden bi yürüyüşe çıkmıyosun, ha? | Open Subtitles | لما لا تتنزه قليلاً؟ |