Dikkatlice analiz ettiğimizde radyasyonun gökyüzündeki gidişi kütle çekimi dalgaları sonucunda olabilir dış evrendeki parçacıklar sayesinde seyahat etmiş oluruz. | Open Subtitles | وهكذا من خلال تحليل نموذج الإشعاعات في السماء يمكننا أن نؤكد إن كانت موجات الجاذبية تتنقل عبر قسمنا من الكون |
Saygıdeğer bir İngiliz hanım gezgin sanatçı kılığında İskoç kırsalından seyahat ediyor. | Open Subtitles | أمرأه أنكليزيه محترمه تتنقل عبر الريف الاسكتلندي تتضاهر بأنها مقدمة عروض متجوله |
Bu çok genel bir idman. Kendini eğitmek için ülkeyi uçtan uca seyahat et. | Open Subtitles | من التقاليد المعروفة أنه يمكنك أن تمرن نفسك, عندما تتنقل عبر الدول |
- Laf çabuk yayılıyor. - 35 kilometre çapındaki her yer tamamen talan edildi. | Open Subtitles | الأخبار تتنقل بسرعة حسناً، كل الصيدليات في حدود عشرون ميل لا يوجد فيها شيء |
İnsanlarla etrafta hareket eden bu mikroplardan birbirlerine yakın odalarda bulunanların gerçekten benzer yaşam alanlarına sahip olduklarını bekleyebilirsiniz. | TED | نظرا الى آن المايكروبات تتنقل حول الناس، قد تتوقع ان ترى غرفا قريبة من بعض و لديها كتلة حيوية متشابه. |
İnsanlar sürekli taşınır, aş şunu artık. | Open Subtitles | لا أستطيع سماع هذا ثانيةً الناس تتنقل طوال الوقت، تخطّى الأمر |
Hep bu kadar kalabalık mı seyahat edersin yoksa rakibinden bir saldırı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | دائماَ تتنقل بهذه السماكة وتتوقع خلافاَ على التنافس ؟ |
Baştan savma bir Web siteleri bir sesli mesajları ve neredeyse sık sık dünya genelinde seyahat eden yaklaşık olarak 50 nakliye konteynerleri var. | Open Subtitles | . لديهم موقع ظاهري وبريد صوتي ، وحوالي 50 حاوية شحن تتنقل . حول العالم بشكل مستمر |
Kendi müziğinizle birlikte mi seyahat ediyorsunuz? | Open Subtitles | .. أنت أنت تتنقل مع مؤثراتك الصوتية؟ |
Bu günlerde bir uşakla seyahat etmiyor musunuz lordum? | Open Subtitles | أنت لا تتنقل مع خادم حالياً، يا سيدي؟ |
Lüks içinde seyahat ettiğin kesin. | Open Subtitles | أنت تتنقل مع الكثير من التحف |
Alexis'in annesinin amatör bir tiyatrosu vardı. sürekli seyahat ederdi. Böylece velayetini ben aldım. | Open Subtitles | وكانت أمّ (ألكسيس) تقوم بعمل مسرحيات وكانت تتنقل كثيراً، لذا حصلتُ على الوصاية. |
Gel gör ki hep seyahat halinde. | Open Subtitles | لكنها دائما ما تتنقل |
Gördüğünüz gibi, Senatörler, kötü haber çabuk yayılıyor. | Open Subtitles | بنظراتكم أيها أعضاء مجلس الشيوخ! أرى أنباءً سيئة تتنقل بسرعة |
Haberler yayılıyor. | Open Subtitles | تتنقل الأخبار |
Bu kadar çok nakit para ile etrafta dolaşmamalısın. | Open Subtitles | هاي, لا يجدر بك أن تتنقل و انت تحمل هذا القدر من المال |
Ormanda hareket eden karanlık gölgeler gördüm. | Open Subtitles | لقد شاهدت الظلال السوداوية وهي تتنقل في الغابة |
Ama kız paranoyak o yüzden teşhis edilmemek için sürekli yer değiştiriyor. | Open Subtitles | لكنها مصابة بجنون الإرتياب لذا إنها تتنقل كثيرا لتجنب الكشف |