Şimdi, kendinizi işin dışına çekiyormuşsunuz gibi gözükebilir, ama öyle değil. Aslında kendinizi daha işe yarar hâle getiriyorsunuz. | TED | الآن، يبدو الأمر كأنك تخرج نفسك من وظيفة، ولكنك لا تفعل. أنت في الواقع تجعل نفسك أكثر فائدة. |
Bu konularla ilgilenmek için kendinizi kötü yapmanız gerekmez. | TED | إيماني هو أنك لا تحتاج أن تجعل نفسك سيئاً للنظر في هذه المسائل. |
kendinizi evinizde farzetmeniz onun da hoşuna gidecektir. | Open Subtitles | انه سيرغب في ذلك اذا انت فقط تجعل نفسك مرتاحا |
kendinizi arabanın içinde hissedersiniz. | Open Subtitles | تجعل نفسك تشعر أنك موجود حقيقة في تلك السيارة |
Bana neden kendini daha iyi bir pilot yapmadığını söyleyecek misin? | Open Subtitles | هل لك أن تقول لي ستعمل الآن لماذا لم تقم فقط تجعل نفسك طيار أفضل؟ |
Görünmez olman gerekirken kendini daha görünür hale getiriyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تجعل نفسك أكثر ظهورا عندما يكون عليك محاوله اخفاء نفسك |
Bak, neden kendinizi kullanışlı yapmıyorsunuz, tamam mı? | Open Subtitles | انظر، لماذا لا تجعل نفسك نفسك مفيدة، حسنا، |
Burası, kendinizi kırsal yaşama şehir hayatına göre daha uygun olan bir insana dönüştürmek için, kendi kuralcı gücünüzüi kendinize gerekçe üretmekte kullandığınız gücü test ettiğiniz bir zor seçimler diyarı. | TED | إنها هنا، في فضاء الخيارات الصعبة، أن علينا أن نتمرن على قوتنا المعيارية، القوة لخلق الأسباب لنفسك، أن تجعل نفسك ذلك النوع من الأشخاص الذين بالنسبة لهم الحياة في الريف مقدّم على حياة الحضر. |
kontrol kaybetmenin kötü bir şey olmadığı. kendinizi daha az ciddiye alabilirsiniz, böyle iken, çok önemli bir olay olsa bile sonunda amacınıza ulaşabilirsiniz. | TED | كانت أنه لا بأس من فقدان السيطرة. لا بأس من أن تجعل نفسك أقل جدية، بالرغم من أنه هدف جاد للغاية، يمكنك تحقيق هدفك في نهاية المطاف. |
Ama üstün gelebilirsin, ve kendinizi tanrısal yapabilirsiniz. | Open Subtitles | و لكن يمكنك أن تسود و تجعل نفسك مقدسا |
kendinizi aktif olarak seslendirirsiniz. | TED | تجعل نفسك الصوت النشط |
Sizin tek yaptığınız düşman edinmek ve tabii ki, kendinizi daha iyi hissetmekti. | Open Subtitles | وبالطبع تجعل نفسك تشعر بتحسن |
(Alkışlar) Benim burada söylemeye çalıştığım şu ki, nihai hedefiniz güvenlikse yalnızca buna odaklanırsanız, sonunda olacak şudur: sadece diğer insanlarda daha fazla güvensizlik duygusu yaratmakla kalmazsınız, kendinizi de daha güvensiz kılarsınız. | TED | (تصفيق) أعتقد أن ما أحاول قوله هنا، أنه اذا كان هدفك النهائي هو الأمن، وهذا كل شئ تركز فيه، ما سينتهي بك الحال فيه، هو أنك ليس فقط تصنع عدم أمان للآخرين، لكن تجعل نفسك أقل أمناً بشدة. |
Yaptığın şey orada durup neyle karşılaşmışsan onun için kendini daha büyük bir porsiyonmuş gibi göstermek. | Open Subtitles | كل ما فعلت هو الوقوف متفرجاً تجعل نفسك جانب خدمة أكبر للدب أو لغيره |
kendini daha büyüklerine hazırlamalısın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تجعل نفسك قوية. |