| Fazla değil. yanımda oturuyor. | Open Subtitles | ليس كثير هي تجلس بجانبي |
| Pam yaşıyor... Şu anda yanımda oturuyor. | Open Subtitles | (بام) لا تزال على قيد الحياة، وهي تجلس بجانبي الآن. |
| Sonra tek bildiğim, tam yanımda oturuyordu. | Open Subtitles | والشيء الآخر الذي اعرفه انها تجلس بجانبي |
| Olay başladığında yanımda oturuyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تجلس بجانبي عندما بدأ الأمر. |
| Beni tebrik ettiğini söyleyen bir telgraf yolladı ve bir sonraki sefere kokpitte yanımda oturmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أرسلت رسالة لتهنأني... و ومنثم قالت بأنها في المرة القادمة ةتريد أن تجلس بجانبي في المقصورة. |
| Benim yanımda oturmak sorun olmaz değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تمانع أن تجلس بجانبي ،أليس كذلك؟ |
| Celia Hodes arabada, hemen yanımda oturuyor. Ta Agrestic'den. | Open Subtitles | سيليا هودز) تجلس بجانبي في السيارة) (من (أغريستيك |
| 'Bir kız yanımda oturuyor.' | Open Subtitles | فتاه تجلس بجانبي |
| Güzel kadının yanımda oturuyor. | Open Subtitles | سيّدتك الجميلة تجلس بجانبي. |
| yanımda oturuyor. | Open Subtitles | -إنها تجلس بجانبي |
| Ama benim yanımda oturuyordu. | Open Subtitles | كانت تجلس بجانبي |
| Annem yanımda oturuyordu. | Open Subtitles | أمي كانت تجلس بجانبي |