ويكيبيديا

    "تجوب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • dolaşan
        
    • gezen
        
    • gezip
        
    • dolaştığını
        
    • taşar
        
    • gezinen
        
    • geziyorun
        
    Ancak bir duygudan daha fazlasıdır, stres bütün vücudunuzda dolaşan, fiziksel bir tepkidir. TED هو ليس مجرد شعور فحسب، إن التوتر عبارةٌ عن استجابة جسدية متواصلة تجوب جسمك بالكامل.
    Ne hakkında konuşmak istiyorsunuz? Şu etrafta deliler gibi dolaşan polis arabalarının ne işle uğraştıklarını biliyor musunuz? Open Subtitles هل تعرف ان كل هذه السيارات للشرطة تجوب كل مكان
    Ve de dünyada dolaşan tüm şeytani ruhları! Open Subtitles عليك على جميع الأرواح الشريرة التي تجوب هذا العالم لتدمير أرواحه الطاهرة
    Olduğun yerde güvendesin. Gece boyunca o bölgede devriye gezen polislerimiz var. Open Subtitles أنت آمنة حيث أنتِ لدينا دورية تجوب تلك المنطقة طوال الليل
    Dünyayı gezip duruyor, nerede patlama olursa, oranın fotoğrafını çekiyor. Open Subtitles إنها مصورة إخبارية , تجوب الدنيا لتلتقط الصور المثيرة
    Bir doğru daha ayakkabısını giymeden bir yalanın dünyanın yarısını dolaştığını biliyorum. Open Subtitles أَعْرف أن الكذبه تستطيع أن تجوب نصف العالم بينما تكون الحقيقة تنتعل حذائها
    Eve dönerken çok oyalanma çünkü Albion dolup taşar canavarlarla. Open Subtitles "لمّا تحين العودة للبيت، فلا تغيب، إذ أنّ الوحوش تجوب (ألبيون)"
    İblis'i ve Dünya'da sinsice gezinen her kötü ruhu! Open Subtitles و كذلك كل الأرواح الشريرة التى تجوب الأرض
    Seni vurmasına rağmen buradasın. Sapasağlamsın. Ormanda geziyorun. Open Subtitles أطلق النار عليك، ومع ذلك ها أنت ذا بأتمّ عافية، تجوب الغابة
    Limbik sisteminde dolaşan kimyasal mesajlarla aklın karışıyorken, en çok sevdiğin insanın kim olduğunu nereden bilebilirsin ki? Open Subtitles حسناً، كيف لك أن تعرف من تحبه أكثر؟ عندما تكون محتاراً بالرسائل الكيميائية تجوب أعضائك
    Galaksiyi dolaşan başı boş gezegenler hakkında konuştum. Open Subtitles تحدّثتُ عن النجوم الشاردة التي تجوب المجرّة
    Sokağı amaçsızca dolaşan 5 yaşındaki bir çocuk değil. Open Subtitles إنّها في السادسة عشر. ليس و كأنّها طفلة في الخامسة تجوب الشوارع وحدها.
    Tüm dünyayı dolaşan müzik yapmayı seviyorum. Open Subtitles أحب عمل الموسيقى التى تجوب أنحاء العالم.
    Bu füzyon, yüzeye ulaşmadan önce 10 milyon yıl boyunca Güneş'in içinde dolaşan bir enerji patlaması yaratır. Open Subtitles وهذا الإندماج يبعث دفعة من الطاقة والتي من الممكن أن تجوب الشمس لـ 10 مليون سنة قبل أن تشق طريقها الى السطح
    Benim dünyam vahşiydi. Tapınaklarda duaya zorlanmalar, şehirlerin büyüklükleri, caddelerde gezen infaz komandoları. Open Subtitles كان عالمي متوحشاً ، والعبادة فيه بالإكراه في معابد شديدة الضخامة ، وفرق الإعدام تجوب الطرقات
    Ya okulumuzda gezen bir tür intikamcı biriyse? Open Subtitles أيّ نوع من الحقد يجعلها تجوب المدرسة و هي مرتدية القناع؟ - هل ستسمرّ حقًا ...
    Öylece etrafta gezip şehri altüst edemezsin. Bunun kimseye yararı yok. Open Subtitles لا يُمكن أن تجوب أنحاء المدينة, وتقتل كل من فيها,هذا لن يفيد أي أحد.
    Annem kimseye tek kelime etmeden Güney Fransa'da gezip tozuyor. Open Subtitles أمي تجوب جنوب (فرنسا) ولم تراسل أياً منا
    Yeni gücün içimde dolaştığını hissetmeye başlamıştım. Open Subtitles لقد كنت أشعر بتلك القوة تجوب خلالي
    Ayakucunda etrafta dolaştığını işittim. Open Subtitles سمعتنا تجوب بالأنحاء
    Eve dönerken çok oyalanma çünkü Albion dolup taşar canavarlarla. Open Subtitles "لمّا تحين العودة للبيت، فلا تغيب، إذ أنّ الوحوش تجوب (ألبيون)"
    Yeryüzünde gezinen şeytanların en kötülerini tutmayı önceden gördü. Open Subtitles لقد تنبأ باحتجاز أسوأ أنواع... الشياطين التي تجوب الأرض.
    Seni vurmasına rağmen buradasın. Sapasağlamsın. Ormanda geziyorun. Open Subtitles أطلق النار عليك، ومع ذلك ها أنت ذا بأتمّ عافية، تجوب الغابة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد