sevdiğin birinin gözünün önünde öldürülmesinin nasıl birşey olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | أنت ليست عندك فكرة ان ترى شخص ما أنت تحبه |
Kalbinin en çok sevdiğin şeyle arana girmesine izin verme. | Open Subtitles | لا تجعل قلبك يقف فى طريق الشئ الذى تحبه للغاية |
Ve kızın sevdiği şu adam... sonunda duygularına kavuşuyor mu? | Open Subtitles | و هذا الشاب الذي تحبه هل يعود رشده اليه بالنهاية؟ |
Unutma ki kızımız onu seviyor. | Open Subtitles | مرحبا سيد ماكنرى ضع فى عقلك ان ابنتنا تحبه |
Ve tekrar sevdiğin kişiye onu sevdiğini söyleyemeyen korkak olacaksın. | Open Subtitles | و ستعود كونك جباناً ألا تخبر من تحب أنك تحبه |
Beni seviyorsun David ve bu kez sevdiğine değer vereceksin. | Open Subtitles | انت تحبنى يا ديفيد وهذه المرة, ستحافظ على ما تحبه. |
Çok sevdiğin bir babayı kaybetmek mi ki onun için bütün hayatını değiştiriyorsun yoksa sahte bir hayat üretecek kadar utandığın bir baban olması mı? | Open Subtitles | ان تخسر اب تحبه جداً لدرجه انك تغير حياتك كلها من اجله ام الشعور بالعار من أب لدرجه انك تخلق حياه اخرى بعيده عنه ؟ |
Bu kadar sevdiğin doğal hayattan hiçbir şey öğrenmedin mi? | Open Subtitles | ألم تتعلم شيئاً من هذا العالم الذي تحبه هكذا ؟ |
Şu anda, sevdiğin işi yaparak hâlâ çok fazla para kazanabilirsin. | Open Subtitles | حالياً, أنت يمكنك أن تجني الكثير من المال أفعل ما تحبه |
Öyle ama sen bundan daha iyisini yaparsın. sevdiğin birisine öylece yalan söyleyemezsin. | Open Subtitles | صحيح ، ولكنك أفضل من ذلك أعني، لا يمكنك الكذب على شخص تحبه |
Tıpkı senin sevdiğin gibi Yeni Zelanda'dan bir kasa "Malbec" aldım. | Open Subtitles | لقد جلبت لك حزمة كاملة من شراب العنب النيوزلندي الذي تحبه |
Sonsuz hayatın bir yolunu bulmuştum ve bunu, Navid'in en sevdiği tek şey pahasına yaptım, yani dokunmak ve dokunulmak. | TED | كنت قد وجدت طريقة للحياة الأبدية، على حساب الشيء الوحيد الذي تحبه نافيد كثيرا، وهو أن تلمس الأشياء وتُلمس. |
Belki de yeterince parası yoktur ya da ailevi bir sorunu vardır veya sevdiği kadın onu sevmiyordur. | TED | ربما ليس لديه ما يكفي من المال، ربما لديه مشكلة عائلية، ربما الفتاة التي يحبها لا تحبه. |
Her türlüsünü seviyor Johnny evladım! | Open Subtitles | انها تحبه فى اى مكان تستطيع الوصول اليه يا جونى |
Birine sevdiğini söylediğinde ama o karşılık vermediğinde ne yaparsın? | Open Subtitles | ماذا تفعل عندما تخبر احدهم انك تحبه ولا يرد عليك؟ |
Biyolojik baban bile değilken onu bu kadar seviyorsun demek. | Open Subtitles | انه ليس والدكَ الحقيقي حتى وما زلت تحبه بهذا القدر |
Hiç öyle hoşuna giderek bir şey okuduğun oldu mu? | Open Subtitles | لم تقرأ ابدا عن شئ تحبه أكان الامر مثل ذلك؟ |
Ama, şüphesiz kendisine aşık olan birisi vardır o kimle evlenmek istedi. | Open Subtitles | لكن هناك بالتأكيد شخص هي كانت تحبه من الذى أرادت الزواج منه |
Zaten günümüzde yapılabileciğini bildiğiniz birşey, kemik dokusu geliştirmek, ki bundan bir evlilik yüzüğü yapabilesiniz, sevdiğiniz insanın kemik dokusundan - gerçekten. | TED | شئ يمكن أن يصنع بالفعل هو أن تصنع أنسجة عظام لكي يمكنك صناعة خاتم للزواج من أنسجة عظام الشخص الذي تحبه نفسه |
Olsun. sever. | Open Subtitles | هذا جيد, أنا أعني هي سوف تحبه, أليس كذلك؟ |
İkisi aynı değil. İnsanlar onu sevmiyor. Ondan korkuyorlar. | Open Subtitles | الناس لا تحبه بل تخشاه و الامر مختلف هنا |
Seni seven biriyle ilişki kurmakla? Seni arzulayan biriyle? Kurtarman gerekmeyen biriyle? | Open Subtitles | ان تكون قريبا من شخص تحبه وتتمناه شخص لا يتوجب عليك انقاذه |
Ondan hoşlanıyor musun diye sormadım? Onu gördün mü diye sordum? | Open Subtitles | لم أسألك إذا ما كنت تحبه سئلت إذا كنت قد رأيته. |
Tatlı, eğlenceli ve onu çok seveceksin sonra bir bakacaksın 750 doların ve en sevdiğin ceketin gitmiş. | Open Subtitles | اننه جميل ورح وسوف تحبه وبعدها لشيء التالي الذي سوف تعرفه ، انت خارج ال720 دولار جاكيتك المفضل ذهب |
Babam ben doğmadan 2 hafta önce ölmüş. Annem onu severdi herhalde. | Open Subtitles | لقد مات قبل ولادتي بأسبوعين ولكني أعتقد أن أمي كانت تحبه ، |
Beğenmedin. | Open Subtitles | أنت لم تحبه حتى |