Bir eski ile konuştum ve o ikisinin bize büyük bir bela açacağını onayladılar. | Open Subtitles | أنا تحدثُ للتو مع أحد الشيوخ وقد أخبرتني أن هؤلاء الإثنتين سيوقيعوننا في مشكلة كبيرة |
Ama erkeklerin bayanlara ihtiyacı var.. bence çok konuştum | Open Subtitles | حفنة من كبار السن يدفعون لمقابلة النساء سأصمت. لقد تحدثُ بالكثير |
Onunla bizzat konuşmadım ama seni tutuklayan memurla konuştum. | Open Subtitles | حسناً ، أنا لم اتحدث مع الشخص نفسه. لكنني تحدثُ مع الضباط الذين أعتقلوكِ. |
Biliyor musun, South Willard'daki arkadaşımla Kıtır için konuştum. | Open Subtitles | أتعلم، لقد تحدثُ مع صديقي "الذي يعمل في "سوث ويلرد" بشأن "كريسب |
Hayır. Savaş, doğal felaketler gibi büyük şeyler. | Open Subtitles | كلا, مثل الحروب, كوارث طبيعية, اشياء كبيرة تحدثُ |
Braeden's'ın sahibi olan arkadaşım Keith'le konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثُ مع صديقي (كيث) الذي يمتلكُ "بريدنز" |
- Biliyorum. Onunla konuştum ama... | Open Subtitles | لقد تحدثُ معها، ولكن |
Senada, şimdi annenle konuştum. | Open Subtitles | سينادا لقت تحدثُ للتو مع أمك |
Warren Plep'in ofisinde bir arkadaşla konuştum. | Open Subtitles | تحدثُ إلى صديق يعمل في مكتب " أرن بلاب" |
- Tamam, Nancy'yl konuştum. | Open Subtitles | -حسناً، لقد تحدثُ مع (نانسي ) |
- Elektrik şirketiyle konuştum. | Open Subtitles | -لقد تحدثُ مع شركة الكهرباء . |
Spencer ile konuştum. | Open Subtitles | إذن لقد تحدثُ إلى (سبنسر) |
Böyle şeyler hep olur. Ben bunun için yaratılmışım. | Open Subtitles | أشياء مثل هذه تحدثُ وأنا مبنية لتحمّلّها. |
Kötü şeyler her zaman karanlıkta gelir, Bay Castle, loş tüneller, karanlık merdivenler. | Open Subtitles | تحدثُ أمور سيّئة في الظلام ، سيّد (كاسل) الأنفاق معتمة الإضاءة السلالم المظلمة |