| Fakat günümüzde hâlâ bazı bulaşıcı hastalıklar ve kanserin farkına varma ve teşhis koyma aşamalarında büyük zorluklar ile karşılaşıyoruz. | TED | لكننا ما زلنا نواجه اليوم تحديات كثيرة في كشف وتشخيص العديد من الأمراض التي تهدد الحياة مثل الأمراض المُعدية والسرطان |
| Çok geçmeden, hırslı Norman şövalyeler yeni zorluklar aradı. | TED | لم يستغرق فرسان النورمان وقتا طويلًأ لكي يبدأوا البحث عن تحديات جديدة. |
| Vücutlarımız da hayatta yeni zorluklarla karşılaşır ve herbiriyle uğraşmak için çalışırız. | Open Subtitles | أجسامنا أيضا تواجه تحديات مختلفة في الحياة وقد خُلقْنا لنتَكيَفَ معَهَا ونتَحَمَّلها، |
| Etraflarındaki buz dünyası eridiğinde bazı kutup hayvanları büyük zorluklarla karşılaşacak. | Open Subtitles | ستواجه بعض حيوانات القطب تحديات عظيمة عندما يتبدد العالم الجليدي حولهم |
| Hayatın zorlukları ve güçlüklerini ifade ettiklerinden habersiz bir şekilde. | Open Subtitles | .. جاهلاً أنهم كانوا يواجهون التعقيدات الواسعة و تحديات الحياة |
| Mimarlığın en zorlu yanlarından biri bir şey inşa ederken yıkımı düşünmememiz. | TED | أحد تحديات الهندسة المعمارية تكون دائمًا أننا عندما نبني، لا نفكر بالإزالة. |
| Onlar biyohacker alanları açıyorlardı ve bazıları daha çok yasa ve daha az kaynak ile bizim yaşadığımızdan daha fazla zorlukla karşılaşıyorlardı. | TED | كانوا يفتحون مساحات البيوهاكر، والبعض منهم كانوا يواجهون تحديات أعظم مما واجهنا، قوانين أكثر و موارد أقل |
| Aynı zamanda iş değişikli sebebiyle beraberinde inanılmaz zorluklar getirecek. | TED | وسيجلب أيضاً تحديات هائلة فيما يتعلق بفرص العمل المحتملة. |
| Evet, ihtiyaç duyduğumuz dönüşümün önündeki zorluklar büyük, fakat çözülebilir. | TED | نعم، تحديات التحول نحتاج كبيرة، ولكن يمكن حلها. |
| Bu aşma noktası küresel gıda güvenliği için çok ilginç zorluklar arz ediyor. | TED | نقطة التقاطع هذه تبرز تحديات مثيرة للانتباه بشأن الأمن الغذائي العالمي. |
| Fakat ,bizden diğer insanlardan ziyade algoritmalara ve bilgisayarlara inanmamız talep edildiğinde teknoloji tamamen yeni zorluklar da yaratmaktadır. | TED | لكن التكنولوجيا تحدث تحديات جديدة كذلك عندما تأمرنا بعدم الثقة بالآخرين و الثقة فقط في الخوارزميات و الحواسيب |
| Ruhlarımızda gezinen ama ne olduğunu bilemediğimiz her birimize özel zorluklar çıkarıp gerçekte kim olduğumuzu bilmemizi sağlayan... | Open Subtitles | , شئ ما خفي يسكن الروح و تقدم لكل واحد منا عدة تحديات فريدة |
| Sitenin kendisini kurmak aslında kolaydı fakat bütün içeriği siteye yerleştirme konusunda ekibimiz zorluklarla karşılaştı. | TED | كان الموقع نفسه سهلا بما يكفي لبنائه، ولكن الفريق كان يواجه تحديات كيف يملؤون المحتوى بأكمله. |
| ve zorluklarla etkili bir şekilde baş edemeyen siyaset ve demokrasiye neden olur. Çünkü modern yeni hareketlere ilham olan nedenler çok önemli. | TED | وبدون تحديات فعالة، لا تستقيم السياسة والديمقراطية لأن القضايا التى ألهمت تلك الحركات الحديثة فى غاية الأهمية. |
| Kız kardeşim neredeyse ölümcül olan kemoterapinin üstesinden gelseydi, hâlen başka zorluklarla yüz yüze gelebilirdi. | TED | إذا إستطاعت أختي النجاة من خلال العلاج الكيماوي شبه القاتل، فإنها ما تزال تواجه تحديات أخرى. |
| 2015 yılı, önemi ve benzer zorlukları açısından 1945'e benzeyen bir yıl. | TED | 2015 هو عام مشابه في أهميته وحتى عام 1945، مع تحديات مماثلة وإمكانية مماثلة. |
| Ebeveynlik yaparken çektikleri zorlukları dinledim, mücadelelerini dinledim, onların yakarışlarını dinledim. | TED | أصغيت إلى تحديات التربية الوالدية التي تواجههم، وأصغيت إلى صعوبات التربية الوالدية لديهم ومن ثم أصغيت لنداء استغاثتهم. |
| Bu türden bir bilimi yorumlamanın ciddi zorlukları var. | TED | الآن، هناك تحديات ضخمة لتفسير هذا النوع من العلوم. |
| Aslında, biz hem zorlu hem de heyecan verici zamanlarda yaşıyoruz. | TED | حقا، نحن نعيش في أزمنة تحديات و أزمنة مثيرة. |
| Yani gelir düzeyi yüksek ülkeler için son derece zorlu bir resim çizilmiş oluyor. | TED | وهذا يمثّل تحديات كبيرة جدا بالنسبة للدول الغنية. |
| Planımı tasarlarken üç zorlukla karşılaştığımı farkettim: ilki, bir algılayıcı oluşturmak; ikincisi, bir devre tasarlamak; ve üçüncüsü, bir telefon uygulaması kodlamak. | TED | حين وضعت خطتي، أدركت أني أواجه ثلاثة تحديات: أولًا، إنشاء مستشعر؛ ثانيًا، تصميم دائرة كهربية؛ ثالثًا، صياغة رموز تشفيرية لتطبيق هاتف ذكي. |
| Gelecekten aldığınız ise yeni hedeflere ve yeni meydan okumalara yol alan kanatlarınızdır. | TED | ما تحصل عليه من المستقبل هو الأجنحة لتحلق نحو وجهات جديدة، تحديات جديدة. |
| Niçin hayattaki diğer tüm zorluklarda bize yardım eden mücadele mekanizmaları kalbimiz kırıldığında işe yaramaz hâle geliyorlar? | TED | لماذا نفس آليات المواجهة والتكيف التي تجعلنا نمرُ بكل أنواع تحديات الحياة تفشلُ معنا فشلًا ذريعًا عندما تتحطم قلوبنا؟ |
| Nerede olursa olsun her gün sayısız zorlukla karşılaşıyorlar. | TED | فهم يواجهون تحديات لا حصر لها كل يوم أينما يتواجدون. |
| Yaşamımda yüzleştiğim sorunlar, bir çok genç kızın yaşadığı ile aynıdır. | Open Subtitles | التحديات التى واجهتها فى حياتي هى تحديات تواجهها كثير من الفتيات |
| Önemli sorunlarla yüzleşen bağımsız adamlar olarak iyimser olmayı seçtik. | Open Subtitles | كرجل حر يواجه تحديات هامة نحن نختار أن نكون متفائلين |