Bilgisayarlar arabanızdaki her şeyi kontrol ediyor GPS'ten havayastıklarına kadar. | TED | الحواسيب تتحكم بكل شيء في سياراتكم، من نظام تحديد الموقع حتى الوسائد الهوائية. |
Oradaki GPS cihazlarının yüzde 99'u alıcı. | Open Subtitles | سيدي 99 بالمئة من وحدات تحديد الموقع لها مستقبل |
Toka sizi izlememizi sağlayacak bir GPS alıcı birimine sahip. | Open Subtitles | المشبك يحتوي على وحدة تحديد الموقع ستتيح لنا تعقبك |
yer bulma cihazı olmasın dedi. | Open Subtitles | وحريصة على أن جهاز تحديد الموقع غير مرفق |
Cihaz gitmiş. Yer bulucu dosyalar silinmiş. | Open Subtitles | لقد اختفى الجهاز ملفات تحديد الموقع تم حذفها |
Fakat yankıyla yön bulmayı (echolocation) kullanmayan bir grup yarasa vardır. | TED | بالرغم من ذلك فإن هناك مجموعة لا تستخدم تحديد الموقع بالصدى. |
Resimdeki konum kodları nerede çekildiğini gösterir. | Open Subtitles | بيانات جهاز تحديد الموقع من الصورة المطابقة ينبغي أن يُدلنا أين تم التقاطها. |
Halen binanın Yerini ve Crowe'un dans partnerinin adını belirlemeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | مازلت أحاول تحديد الموقع و معرفه هويه شريك كراو فى الرقص |
Kanyonun GPS ve Uydu Erişim Kontrol kayıtlarını istiyorum. Bir de hava raporu. | Open Subtitles | اريد نظام تحديد الموقع و مسح جوى شامل للوادىو تقارير حالة الجوى للايام الثلاثة الماضية |
Tatlım, bunu GPS'ime kodlardım ama evinin yolunu kendi başına bulamaz mısın? | Open Subtitles | عزيزتي ، أريد أن أضع هذا في جهاز تحديد الموقع ولكن أيمكنكِ فقط إيجاد طريقكِ للمنزل وحدك؟ |
Taksilerin GPS'i var mı? Evet. | Open Subtitles | ماذا عن نظام تحديد الموقع الخاص بسيارات الاجرة ؟ |
- Öyle mi? - Lavon'un GPS'i yüzünden oldu. | Open Subtitles | الذي دفعني هو جهاز تحديد الموقع الخاص بلافون |
Ayrıca telefonundaki GPS'le bulunduğu yerlere bakıyorum. | Open Subtitles | أيضاً ، كنت أتعقبها بواسطة نظام تحديد الموقع الموجود في هاتفها. |
Tarayıcıları GPS koordinatları ile birleştiriyorum. | Open Subtitles | تم ربط الماسحات الضوئية مع إحداثيات أجهزة تحديد الموقع لدينا. |
Ya da bu adli bir önlem böylece GPS tarafından izlenemeyeceklerdi. | Open Subtitles | أو أنه إجراء إحترازي للأدلة الجنائية لكي لا يتم تتبعهم من خلال خدمة تحديد الموقع |
Bunu yanına al, ben de seni hem dinlerim, hem de GPS'ten Yerini bulurum. | Open Subtitles | أخفِها في مكان ما وسأتمكّن مِنْ سماعك وسأحضر جهاز تحديد الموقع أيضاً |
Buna rağmen istediğiniz yer bulma iksirini getirdim. | Open Subtitles | رغم ذلك، جلبت سائل تحديد الموقع الذي طلبتموه |
Eğer ona ait bir şey olsaydı yer bulma büyüsünü kullanabileceğimizi söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّه إذا كان لديّ غرض يخصّها فيمكن أنْ تستخدمي تعويذة تحديد الموقع |
- Yer bulucu çipi. Herhangi bir yerde olabilir. | Open Subtitles | رقاقة تحديد الموقع خاصته, قد يكون بآي مكان. |
Ama yarasaların bir diğer benzersiz özelliği çevreyi algılamak için, ses dalgalarını kullanabilmeleridir. yankıyla konum belirlemeyi (echolocation) kullanırlar. | TED | لكن هناك شيء آخر و هو يعتبر فريد إلى أبعد الحدود وهو مقدرتها على استخدام الصوت لإدراك البيئة المحيطة. فهى تقوم بعملية تحديد الموقع عن طريق صدى الصوت. |
Kayıtlı bir gemi, Yerini tespit edebilmeniz gerekir. | Open Subtitles | لا بد أن دخولهم قد سجل ربما يمكن أن نكون قادرين على تحديد الموقع |