Bize çok kışkırtıcı geldi. | Open Subtitles | إنه تحريض ملف للنظر |
- İtiraz ediyoruz. kışkırtıcı. - Çok ciddi bir suçlama bu, | Open Subtitles | اعترض, هذا تحريض - هذا اتهام خطير - |
- Bay Tarr, bu çok kışkırtıcı. | Open Subtitles | سيد "طار" هذا تحريض. |
Bir suça yardım ve yataklık ettim ve yürüttüğüm ilişkimi berbat ettim. | Open Subtitles | لدي مساعدة و تحريض في جريمة و علاقة فاشلة لأضيفهم إلى المعادلة. |
Şimdi ise iki kaçağa yardım ve yataklık. | Open Subtitles | والأن تساعد على تحريض إثنان من الهاربين. |
Ortada bir kışkırtma yokken İspanyol gemilerine saldırıp, altınlarını çalmıştır! | Open Subtitles | سرق ذهب السفن الإسبانية وهاجمها بدون تحريض |
Eğer Kidman Finizio'yu Barnes'ı öldürmesi için zorlamışsa hâlâ bir komplo ve cinayet için kışkırtma olduğunu gösterir. | Open Subtitles | لو أن (كيدمان ) اضطر لاستخدام (فينيزو) لقتل(بارنز)، فهي لا تزال تآمر و تحريض على القتل. |
kışkırtıcı mı? | Open Subtitles | تحريض ؟ ؟ |
Ben partiye sızan birisine yardım ve yataklık edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع تحريض ومساعدة مقتحم حفلات. |
Ama, Mike, bir kaçağa yardım ve yataklık etmek? | Open Subtitles | و لكن ، مايك مساعدة و تحريض هارب من الـ 4400 ؟ .... |
Yardım ve yataklık. | Open Subtitles | مساعدة و تحريض. |
Yardım ve yataklık. | Open Subtitles | مساعدة و تحريض. |
Yardım ve yataklık. | Open Subtitles | تحريض ومساعدة |
kışkırtma. O bir kışkırtmaydı. | Open Subtitles | تحريض, لقد كان تحريضاً |
Bay Gates, eğer o kapıdan planımı bozma niyetiyle çıkacak olursan yaptığın şeyin, isyanı kışkırtma olduğunu düşünmekten başka şansım kalmayacak. | Open Subtitles | سيد (غيتس)، إن خرجت من هذا الباب وأنت تقصد تخريب خططي لن يكون لدي أي بديل سوى تبرير ذلك على أنه تحريض على التمرد |