Sana, hapishanede hiç elde edemeyeceğin bir şey göstermek istedim. | Open Subtitles | أُريدُ ان أريك ما لَنْ تحصل عليه لَيسَ في السجنِ |
Şeytanla bir anlaşma yapmak - İşte size zaman elde ediyoruz. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ما تحصل عليه عندما تعقد صفقة مع الشيطان |
Yani aldığın bu dağıtım gerçekse orada yaşam yoktur. | TED | هذا هو التوزيع الذي سوف تحصل عليه اذا لم تكن هناك حياة. |
Babamın, senin hayatın boyunca sahip olabileceğini düşündüğünden iki tane fazla. | Open Subtitles | هذا أكبر بزاويتين من المكتب ممّا قال أبي قد تحصل عليه |
Ya bahsettiğim hayvanlardan birini yiyerek aldın. | Open Subtitles | و الذي تحصل عليه من أكل الحيوانات المذكورة |
sen, eline geçer geçmez faksın bir kopyasını telefonuma gönder. | Open Subtitles | أنت، أريد منك أن ترسل لي نسخة من ذلك الفاكس حالما تحصل عليه إلى هاتفي النقال. |
alacağın tek şey o iğrenç ağzını yıkamak için küçük bir sabun. | Open Subtitles | . الشئ الوحيد الذى سوف تحصل عليه شراب قليل لغسل فمك القذر |
Aptal bir suratın var, ama Anladın. | Open Subtitles | كنت قد حصلت على وجهه غبي ، ولكن الذي تحصل عليه. |
İstediğin her neyse bunu elde etmenin başka yolları da var. | Open Subtitles | آياً يكن ما تريده ، هناك طرق أخرى كي تحصل عليه |
dedim. Gariptir ki, tasarım koleksiyonunda ve tasarım dünyasında olan şeylerin, ne görürsen onu elde edersin, şeklinde değerlendirildiğini öğrendim. | TED | من المثير للاهتمام، تعلمت أن يعتبر في التصميم وفي مجموعة التصميم، ما تراه هو ما تحصل عليه. |
Ve yukariya geçince neler elde edebilecegimizi görecegiz. | Open Subtitles | وانظر ما الذي سوف تحصل عليه عندما تصل للقمة |
Asla elde edemezsin. Tek bir prototip var, o da bende. Asla ona ulaşamazsın. | Open Subtitles | أنك لن تحصل عليه ، هناك نموذج أولي واحد إنه لي ، و أنت لن تراه أبداً |
aldığın iyi eğitim için, başının üstündeki çatı için, yaptığım herşey için. | Open Subtitles | لغرامة التعليم الذي تحصل عليه ، سقف فوق رأسك ، كل شيء فعلته. |
Doğru, bayanlar ve baylar. On yıl ve tek aldığın aptal bir kağıt ağırlığı. | Open Subtitles | عشرةسنوات, و كل ما تحصل عليه تلك الثقالة الغبية |
Benim hayatımı, her zaman isteyip de sahip olamadığı bir şeymiş gibi görüyordu. | Open Subtitles | كانت تنظر لحياتي كشيءٍ كانت دائماً ترغب به لكنها لم تحصل عليه ابدأ |
Senden daha fazlasına sahip genç, zengin ve yakışıklı adamları içeri alarak? | Open Subtitles | تسحب شاب، ثري، رجال وسيمين يحصلون على أكثر ممّا تحصل عليه أنت؟ |
- İhtiyacımız olan şeyi aldın mı? | Open Subtitles | أحصلتِ على ماتريدين ؟ - كلاّ، لم تحصل عليه - |
O tetiği çekmekle ne geçiyor eline? | Open Subtitles | ما الذي تحصل عليه من الضغط على ذلك الزناد؟ |
BG: Işıkla ortamı boyuyorsun ve alacağın sonuç bu. | TED | برونو: أنت ترش البيئة بالضوء وذلك ما تحصل عليه. |
- Her şeyi Anladın mı? | Open Subtitles | - تحصل عليه كل المفهومون - نعم |
Şu para konusuna gelirsek, benim kontrolüm altında olsa almasına izin veridim, ama kontrolüm altında değil. | Open Subtitles | كنت سأتركها تحصل عليه لو كان الأمر بيدى ولكنى لست كذلك |
Payını ülkeden çıkınca alacaksın. Dediğim gibi olacak. | Open Subtitles | سوف تحصل عليه عندما نغادر البلاد هذه الطريقه التي قلتها سابقا |
Anlamıyor. | Open Subtitles | أنه لا تحصل عليه. |
Bir şey çıkar yeter. | Open Subtitles | أي شيء تحصل عليه. |
10'a sadece toplama ile ulaşamazsın bu yüzden başka bir tam kareye ulaşman gerekecek. | TED | لا تستطيع أن تحصل عليه مباشرة عن طريق الجمع فقط، سيتطلب الحصول على جذر تربيعي آخر. |