Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak, insanlar da sevgi ve sıcaklıklarını şefkat gerektiren işlere yönlendirebilecek. | TED | وسيعمل الذكاء الاصطناعي مع البشر كأدوات تحليلية يمكن للبشر أن يلفوا دفئهم حولها في سبيل وظائف التراحم العالية. |
Çok değerli analitik becerilerini sunabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يزودنا بمهارات تحليلية لا تقدر بثمن |
Çok değerli analitik becerilerini sunabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يزودنا بمهارات تحليلية لا تقدر بثمن |
Bilgisayar, bilinen hiçbir analitik modelle eşleştiremedi. | Open Subtitles | الكمبيوتر غير قادر على مطابقة القراءات إلى أي نماذج تحليلية معروفة. |
Tasarımcıların bu kadar detaylı bir seviyede analitik ve sentetik araçlara sahip olmaları sadece vücudumuzun şekline değil fakat fizyolojik dokumuza da uygun ürünler tasarlama imkanı sağlıyor. | TED | سيحصل المصممون على هكذا أدوات تحليلية وتركيبية ذات دقة فائقة، مما يمكن من تصميم منتجات لا تناسب فحسب شكل أجسادنا، بل أيضا التكوين الوظائفي لأنسجتنا. |
Sunumun üç çeyreklik kısmı bittiğinde, birisi araya girdi ve "Bu çok iyi bir aday, olağanüstü, muhteşem analitik ve nicel yetenekleri var. | TED | خلال ذلك قاطع أحدهم وقال: "هذا مرشح عظيم، رائع، يتمتع بمهارات تحليلية وكمية عظيمة. |
Ve onların hepsi eğitimi, bir akademik ve analitik bir aktivite olarak değil de, üretken bir faaliyet, sizin ortaya çıkardığınız, yapabildiğiniz birşey ve belki de geçiminizi sağlayabileceğiniz uğraşı olarak görüyorlar. | TED | لانهم يعاملون التعليم بصورة تحليلية لا بصورة اكاديمية وهذا شيءٌ بناء وهو شيء يمكن القيام به وربما كسب لقمة العيش من خلاله لاحقاً |
Şimdi, istatikçiler bunu pek sevmezler, bunun gerçeği yansıtmadığını söylerler; istatiksel, analitik metotlara ihtiyacımız var. Ama bu varsayım üretmektir. | TED | والآن، الإحصائيون لا يحبون ذلك، لأنهم يقولون أن ذلك لن يظهر الحقيقة؛ يجب أن تكون لدينا طرق إحصائية تحليلية لكن هذا مجرد انتاج افتراضي |
Doğal bilimlerdeki geçmişimle, bir doktor olarak görevim Özel Ajan Mulder'ın paranormal olaylara dayanan ve kızkardeşinin 12 yaşındayken uzaylılar tarafından kaçırıldığına .olan kişisel inançlarıyla körüklediği çalışmalarını analitik ve bilimsel bir perspektife tabi tutmaktı. | Open Subtitles | بما أني طبيبة مع خلفية علمية ب"العلم الطبيعي", مهمتي كانت أن أزود وجهة نظر تحليلية.. لعمل العميل الخاص "فوكس مولدر".. |
Bilimsel geçmişi olan bir tıbbi doktor olarak işim doğaüstü araştırmalar yapan kişisel inancı, o 12 yaşındayken, kız kardeşinin uzaylılar tarafından kaçırılmasıyla beslenen Özel Ajan Fox Mulder'a analitik bir bakış açısı sağlamaktı. | Open Subtitles | بما أني طبيبى مع خلفية علمية, كان عملي أن أوفر وجهة نظر تحليلية.. لعمل العميل الخاص "فوكس مولدر", |
Bunun yerine Nairobi sokaklarındaki düşük çözünürlüklü web kameralarından toplanan resimleri ve verileri analitik bir yazılım ile işleyip, tıkanabilecek noktaları ve alternatif rotaları SMS ile sürücülere gönderebiliyorlar. | TED | وبدلاً من ذلك يعالجون البيانات والصور، حركة المرور، تم جمعها من عدد قليل من كاميرات منخفضة الدقة في شوارع نيروبي، وبعد ذلك استخدام برمجيات تحليلية للتنبؤ بنقاط الازدحام، ويمكنهم إرسال رسائل قصيرة السائقين عن طرق بديلة لأخذها |
Sadece benim analitik olmam. | Open Subtitles | أنا فقط أتصرف كشخصية تحليلية |
Örneğin; 7/24 müşteri hizmetleri, klasik çağrı merkezi şirketi olarak kullanıldı. Bugün, telefonu açmak ya da bu çağrının ne hakkında olduğunu öngörmek adına modelleme tahmini yapmak için analitik araçlar geliştiriyorlar. | TED | على سبيل المثال، عميل 7/24، شركة تقليدية من شركات اتصال العملاء، أو كانت شركة تقليدية من شركات اتصال العملاء. اليوم يقومون بتطوير أدوات تحليلية للقيام بالنمذجة التنبؤية بحيث أنه قبل أن ترفع الهاتف، يمكنك تخمين سبب هذه المكالمة. |