Bir şeyler icat edebilirsiniz, örneğin Tesla elektrik gücünü icat etti ancak onu insanlara ulaştırma sıkıntı yaşadı. | TED | حين تخترع شيئا، اخترع تيسلا الطاقة الكهربائية التي نستعمل الآن، لكنه وجد صعوبة في إخراجها إلى الوجود. |
O devirde internetin ve akıllı telefonların henüz icat edilmediğini unutmayalım. | TED | خذوا في الاعتبار أن ذاك الوقت لم تخترع الشبكة ولا الجوالات الذكية. |
Bunların hepsi bir ülkenin ihtiyaç duyduğu meslekler, henüz icat edilmemiş meslekler de bunlara dâhil. | TED | هذه كل الوظائف التي يحتاج إليها البلد، بالإضافة إلى الوظائف التي لم تخترع بعد. |
Kardo Kanunu'nu çiğnediğimi kanıtlayamadığın için hikâyeler uyduruyorsun. | Open Subtitles | أرى ما تفعله ولا يُمكنك إثبات أنني انتهكت .. قانون الصداقة لذا فإنك تخترع قصص حول |
Tek işe yarar fikrin bu değil ki? 14 yaşından beri böylesi icatlar yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت تخترع اشياء منذ أن كنت في سن الــ14 |
Her şeyin onun uydurması olmadığına sevindim. | Open Subtitles | أنا مسرورة لأنها لم تخترع هذا القصة |
Bu konuya önem verme fikrini de icat etmedi. | TED | وانها ايضا لم تخترع الاهتمام بهذه المشكلة |
Şirketim pek çok alanda her çeşit yeni teknolojiyi icat eder. | TED | شركتي تخترع كل أنواع التكنولوجيا الحديثة في مختلف المجالات. |
Violet'i iyi tanıyan herkes, uzun saçları ne zaman kurdele ile bağlı olsa onun bir şeyler icat ettiğini bilirdi. | Open Subtitles | اى شخص عرف فيليت كان يعلم انها كانت تخترع شيئا ما وشعرها الطويل مربوط |
Muhtemelen daha önce de savaşlar olmuştur ama o zamanlar henüz yazı icat edilmemişti. | Open Subtitles | غالبا هناك حروب قبلها لكن الكتابة لم تخترع بعد |
Sanırım gidip daha aptal bir şey icat etmen gerek. | Open Subtitles | أعتقد أن عليكَ أن تخترع شيئاً أكثر غباءاً |
Çünkü almayı planladığım şeylerin çoğu henüz icat edilmedi. | Open Subtitles | لأن معظم الأشياء التي أنوي شراءها لم تخترع بعد |
Bunun için yeni kelimeler icat etmeli. | Open Subtitles | الكلمات الجديدة يجب ان تخترع لهذه التجربة |
İnsanlık parayı icat etmeden önce, mallarını takas ederlerdi ve... | Open Subtitles | قبل ان تخترع العمله كانوا الرجل يتبادلون |
Bizi yok etmemesi için bilinmeyeni Depo 12'ye kilitlerken bir yandan aldığınız her nefesle sıradaki tehlikeleri icat ediyorsunuz. | Open Subtitles | كبت المجهول عن المستودع 12 حتى لا يُدمرنا بينما أنفاسك المقبلة تخترع أحدث المخاطر |
Su altında gidebilen bir zırh icat ettiğinde ona istediğin ismi verebilirsin. | Open Subtitles | , عندما تخترع درع تحت البحر يمكنك تسميته مهما تريد |
O filmdeki bir çok sey daha icat edilmedi ama. | Open Subtitles | الكثير من الاشياء في هذا الفلم لم تخترع بعد |
Bu, ergen atarlarını icat ettiğini sanan şeklinden önceki yani. | Open Subtitles | التي كنا نعرفها قبل أن تخترع غضب المراهقين |
- Hepsini uyduruyorsun. Hayır. | Open Subtitles | أعلم أنك تخترع كل هذا |
Kafandan organ uyduruyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تخترع أعضاءً جديدة صحيح؟ |
Cam yine icatlar yaptığını biliyor mu? | Open Subtitles | أتعرف (كام) أنّك تخترع مجدداً؟ |
Her şeyin onun uydurması olmadığına sevindim. | Open Subtitles | أنا مسرورة لأنها لم تخترع هذا القصة |
- Kaçmaya çalışırken. Kızın sebep olduğu bir arbede çıktı. Onun için mazeret uydurma. | Open Subtitles | لقد كان هناك شغب و قد تسببت فيه لا تخترع الأعذار لها |