Hayır işi yapıyoruz burada, bedava bilet diye bir şey yok. | Open Subtitles | ,حسنا, إنها للعمل الخيري لذا لن يكون هناك أي تذاكر مجانية |
Tamam yapabileceğimin iyisi değil tabii, Radyo Froggy'i ararız Justin Bieber'ın tur yöneticisi olduğumuzu ve bedava bilet dağıttığımızı söyleriz. | Open Subtitles | هذا ليس أفضل ما لدي لكن نستطيع الاتصال عليه و نقول أننا مديران جستن بيبر و أننا نوزع تذاكر مجانية |
Tamam yapabileceğimin iyisi değil tabii, Radyo Froggy'i ararız Justin Bieber'ın tur yöneticisi olduğumuzu ve bedava bilet dağıttığımızı söyleriz. | Open Subtitles | هذا ليس أفضل ما لدي لكن نستطيع الاتصال عليه و نقول أننا مديران جستن بيبر و أننا نوزع تذاكر مجانية |
Susman karşılığında sana... ve ailene Amerika'da her yere uçabileceğiniz bedava biletler öneriyorum. | Open Subtitles | كبديللصمتك.. أنا مستعد لأوفر لعائلتك تذاكر مجانية لأي ولاية داخل الدولة |
Rodeo için ücretsiz biletlerim var anne. | Open Subtitles | يا أمي، لدي تذاكر مجانية لعرض مصارعة ثيران .. |
Bu vahşi tavşanlardan önce, sıranın önünde olmalıydın. Kimsenin trenine beleş bilet almıyorum. | Open Subtitles | لا آخذ تذاكر مجانية على قطار أحد |
Öyle mi? En azından sana bilet hediye etmiş. | Open Subtitles | ما لا يقل عن انه قدم لك تذاكر مجانية. |
Bunun üzerine Erik, bedava bilet istemek için iki gün beklemek zorunda kalmıştı. | Open Subtitles | إريك بعد ذلك كان عليه أن ينتظر يومان قبل أن يطلب منه تذاكر مجانية |
Masalarda paranızı kaybettiniz ve size, kendinizi öldürmeyesiniz diye bu şov için bedava bilet verdiler. | Open Subtitles | لقد فقدتم المال على الطاولات والآن تحصلوا على تذاكر مجانية لهذا حتى لا تقتلوا انفسكم |
Cathay Pacific Havayolları ile aramızda harika bir anlaşma var bana fotograf karşılığında bedava bilet veriyorlar. | TED | كان لدي هذا العرض الرائع من شركة طيران كاثي باسيفيك لعدة سنوات، حيث كانوا يعطونني تذاكر مجانية على جميع خطوطهم في مقابل التصوير الفوتوغرافي. |
New York'taki her spor aktivitesine bedava bilet alabiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع الحصول على تذاكر مجانية لأي حدث في (نيويورك) |
Herkes, Epsom'daki yarışlara gitti. bedava bilet aldılar. | Open Subtitles | الجميع في سباق (أبسوم) منحوا تذاكر مجانية |
bedava bilet alırsın. | Open Subtitles | تذاكر مجانية لك |
Bale Topluluğu'na bedava bilet alabilmek için Kennedy Center Kurulu'na girmek... | Open Subtitles | الإنضمام إلى مجلس مركز (كيندي) لكي يمكن أن تحصل على تذاكر مجانية إلى الباليه... |
New York'taki büyük bir hukuk firmasına ortak sekreterine bedava bilet veriyor ve şık Jaguarı ile sekreterini evine bırakmak için onca yolu geliyor. | Open Subtitles | أعني، شريك في شركة محاماة كبيرة بـ(نيويورك) إعطاء تذاكر مجانية لسكرتيرته يوصلها طول الطّريق الى (كوينز) في الـ(جاغوار) الفخمه الخاصه به |
Chicago Bulls 91. final maçına bedava biletler. | Open Subtitles | "تذاكر مجانية ل'91 شيكاغو بولز مباراة فاصلة لعبة." |
bedava biletler, tek kamara, sadece gidiş... Güzel. | Open Subtitles | تذاكر مجانية ، كابينة واحدة ، ذهاب فقط - رائع - |
Onlara bedava biletler veririz, Genelde ön sıradan olur. | Open Subtitles | اعطيناهم تذاكر مجانية لأول عشرة صفوف |
Sonra ben de şöyle oldum "Six Flags'i severim ve ücretsiz geçişlerin benim olmasını da çok isterim ama şu elemena dersini vermeliyim." | Open Subtitles | ..كنت أقول: "أحب الستة أعلام ..وأحب أن أحصل على تذاكر مجانية ."ولكني بحاجة لتلقين هذا الرجل درساً |
Virginia daki en büyük ücretsiz çekilişden payınızı kazanmak için | Open Subtitles | "بأكبر سحب تذاكر مجانية في الغرب من قبل (جوش فيرجينيا)" |
Vay. Sende kesin beleş bilet de vardır? | Open Subtitles | رائع هل تحصل على تذاكر مجانية بعد ذلك |
Ama önce, büyük takdir gören yönetmen Landswill Klernt'in son filmi için bilet hediye edeceğiz. | Open Subtitles | لكن قبل ذلك ، سنمنح تذاكر مجانية لمشاهدةأحدثفيلم.. للمخرجة الشهيرة (ملادزويل كليرنت) |