Yani gidecek hiçbir yeri olmadığı için oradan oraya dolanıyordu. | Open Subtitles | فظلت تمشى و تمشى لأن ليس لها مكان تذهب إليه |
Bu sabah olanlardan sonra, gidecek bir yeri kalmamıştı. - Kalmadı mı? | Open Subtitles | بعد ما حصل هذا الصباح , ليس لديها مكان آخر تذهب إليه |
gidecek yerin yoksa bende kalabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك المكوث في منزلي إن لم يكن لديك ما تذهب إليه |
Her zaman gittiğin yerlere gitme sakın. Dinliyor musun? | Open Subtitles | لا تذهب لأي مكان تذهب إليه بالعادة , هل تسمعني ؟ |
Ev, gitmek zorunda kaldığında içeri girebildiğin yerdir. | Open Subtitles | المكان الذى عليك أن تذهب إليه هو المكان الذى يحتويك |
- Ama gittiği her yerde onu takip edemem. Unut kızı. Şimdi şu lanet olası Pencaplı ile görüşmeye git. | Open Subtitles | و لكنني لا أستطيع مراقبتها في كل مكان تذهب إليه أنسى أمرها ، و أذهب لمقابلة ذلك البنجابي اللعين الآن |
- Hiç gitmediniz mi yani? | Open Subtitles | لمْ تذهب إليه قط؟ |
Pekala, şimdi oraya gidip yüz yüze özür dilemek zorundasın. | Open Subtitles | حسناً , الآن يجب أن تذهب إليه لتعتذر بشكل شخصي |
Hatta daha evlenmeden önce bile, ona giderdi. Anılarını anlatmanı istemiyoruz, Danny. | Open Subtitles | لقد كانت تذهب إليه حتى قبل أن تتزوج |
Senin Gidebileceğin, onun ise seni bulamayacağı bir yer yok. | Open Subtitles | لا يوجد مكانٌ تذهب إليه لا يستطيع العثور عليك فيه |
Bitti artık. Yorgunsun ve gidecek hiçbir yerin yok. | Open Subtitles | لقد انتهى الأمر ، أنت متعب و ليس لديك مكان تذهب إليه |
Ama biz değil, onlar aştı. Onun yanına gidecek, pusulayı alacak ve orospu çocuğunu öldüreceksin. | Open Subtitles | لقد تم تجاوز الحدود ، وهم من تخطوها اريدك أن تذهب إليه ، وأعيد البوصلة |
gidecek başka yeriniz yoktu. | Open Subtitles | جِئت لأنه لم يكن لديك مكان آخر تذهب إليه |
Şimdi buradasınız, ve gidecek bir yeriniz de yok, sizi şehir merkezine bırakana kadar misafir etmek zorundayız. | Open Subtitles | ,بما أنك هنا ليس لديك مكان أخر تذهب إليه , إلى أن نتمكن من اعادتك إلى البلدة |
gidecek hiçbir yerin olmamasına mı endişeleniyorsun? | Open Subtitles | هل أنت قلق حيال المكان الذي سوف تذهب إليه ؟ |
Şirkette kalmış çünkü zaten gidecek bir yeri de yokmuş. | Open Subtitles | وبقيت مع الشركة لأنّه لمْ يكن لديها أيّ مكان آخر تذهب إليه. |
Çünkü bütün o paraya rağmen gidecek bir yerin yok. | Open Subtitles | لأنه حتى بكل هذا المال لن يبقى لك مكان آخر تذهب إليه |
Odamda kalmanın nedeninin gidecek başka yerin olmaması sanıyordum. | Open Subtitles | حسنٌ، ظننت أنّك تعيش هنا لأنّه ليس لديك مكانٌ آخر تذهب إليه |
Dün gece seni takip ettim gittiğin şu eve kadar. | Open Subtitles | لقد تتبعتك ليلة أمس لهذا المنزل الذي تذهب إليه |
Bu gece gittiğin şey, dans falan mı? | Open Subtitles | هذا الشيء الذي سوف تذهب إليه الليلة، هل هو حفل راقص أو شيئاً ما؟ |
Sen hayatta Eğer, size birikim ile yardımcı olmayacaktır, onlar gitmek zorunda yere ruhlar almak. | Open Subtitles | إذا كنت حية فلن تكوني قادرة على مساعدتي باللائحة لأخذ الأرواح إلى المكان الذي يجب ان تذهب إليه |
Bunlar normal hatıraların gittiği yere gitmezler. | TED | حقاً أنهم لا يذهبون إلى المكان المعتاد الذي تذهب إليه الذكريات. |
Arkadaşlarınla oraya gidip, müzik dinleyin. Her yer de güzel kızlar var. | Open Subtitles | تذهب إليه مع أصدقاءك تسمع الموسيقى و فتيات جميلات في كل مكان |
Hatta daha evlenmeden önce bile, ona giderdi. | Open Subtitles | لقد كانت تذهب إليه حتى قبل أن تتزوج |
Gidebileceğin bir yer olması güzel. | Open Subtitles | سعيد لأنك وجدت مكانًا تذهب إليه |