Tek gördüğünüz şey adamın sırtıydı, bir köşeye geçmiş şarkı söylüyordu. | Open Subtitles | لذا كل ما تراه هو ظهره ، وهو في الزاوية يغني |
Ekran tabii ki düz, demek ki gördüğünüz üç boyutlu küpü siz kendiniz oluşturuyorsunuz. | TED | ولكن الشاشة مسطحة بالتأكيد لذلك فإن المكعب المجسم الذي تراه هو بناؤك الخاص |
Bu örnekte, hepimiz bir küp görüyoruz. ama ekranın kendisi düz, yani aslında gördüğünüz küpü siz oluşturuyorsunuz. | TED | في هذا المثال سنرى جمينا مكعبا ولكن الشاشة مسطحة إذا المكعب الذي تراه هو المكعب الذي تنشؤه |
Perde kalktığında ilk Gördüğün şey bir cesetti. | Open Subtitles | عندما يسدل الستار ، أول شئ تراه . هو جثة ميت |
Bak, bir sorun yok. Şu anda Gördüğün akıllı bir programlamanın sonucu. Özgür hareketin sadece taklidi, başka bir şey değil. | Open Subtitles | انه بخير، ما تراه هو برنامج ذكي انه نتيجة لردة الفعل فقط |
Ne yani, köpeklerime bakınca tek Gördüğün eski erkek arkadaşlarım mı? | Open Subtitles | ماذا ،إذاَ عندما تنظر الى كلابي كل ما تراه هو أصدقائي السابقين ؟ |
gördüğünüz her şey, derin denizin zifiri karanlığında gerçekleşiyor. | TED | كل شيء تراه هو لعب في الظلام الدامس في أعماق البحار. |
Milyonlarca kilometre ötedeki ufka bakıyorsunuz ve tüm gördüğünüz taşmış kanallar ve bu kalın, zengin bataklık arazi. | TED | فأنت تحدق في الأفق في مليون ميل إلى الأمام وكل الذي تراه هو القنوات المغمورة بالمياه والمستنقعات الكثيفة والغنية |
Hepsi. Her yerde gördüğünüz demirin hepsi patlayan yıldızlardan geldi. | Open Subtitles | فكل الحديد الذى تراه هو كان يوماً ما جزء من نجوم متفجرة |
Herkesin göremediğini görme, gördüğünüz ışık bunların hepsi doğaüstü beyaz seslerin bir parçasıdır. | Open Subtitles | الضوء الذي تراه , هو جزء من الضجيج الابيض الخارق للطبيعة |
Sizin gördüğünüz sadece yan etkiler. | Open Subtitles | لا,ان الذى تراه هو الاثار الجانبية للعقاقير |
fraksiyonel rezerv bazlı para sistemi genişlemesinin teorik limitlerine ulaşıyor ve bu aralar gördüğünüz banka iflasları sadece başlangıçtır. | Open Subtitles | بدوره نظام الكسور الاحتياطي النقدي وصل إلى حدودُ توسّعِه النظريةُ والفشل المصرفي الذي تراه هو مجرد البداية. |
gördüğünüz bedenin oğlunuz olup olmadığını bana söyleyin. | Open Subtitles | أحتاج منك أن تخبرني إذا كان الجسم تراه هو ابنك. |
Her korktuğunuzda, ilk gördüğünüz insan korktuğunuz herhangi bir şeyden | Open Subtitles | كلما كنت خائفا، أول شخص تراه هو مسؤولية كاملة |
Ne yazık ki, en çok karbon kaybı ovalarda oluyor. gördüğünüz kalan yüksek karbon stokları ise yeşil ve kırmızı renklerle gösterilen dağlardaki alanlardır. | TED | للأسف، فإن معظم الفحم مفقود في الاراضي المنخفضة، ولكن ما تراه هو ما تبقى، من ناحية المناطق الغنية بالفحم باللون الأخضر والأحمر، هيا تلك الأشياء المتروكة في أعالي الجبال. |
Çünkü seni öldürecek olan, Gördüğün düşman değil görmediğindir. | Open Subtitles | لأنه ليس العدو الذي تراه هو من يُوقع بك بل من لا تراه |
Gördüğün şey cinsel gücünün kendini göstermesiyle alakalı ki bu da seni güçlü ve gururlu yapıyor. | Open Subtitles | ما تراه هو نتيجة لقدرتكَ الرجولية و ذلك يملئكَ بالشعور بالفخر و القوة |
Bu Gördüğün retinana yansıyan ve beynin tarafından yorumlanan saf gerçeklik. | Open Subtitles | إنّ ما تراه هو حقيقةٌ تلتقطها شبكية عيناك وترسلها لدماغك. |
O Gördüğün silah portalı 40 km içindeki son portal. İlk geçen silahları alacak. | Open Subtitles | مؤشر الأسلحة الذي تراه هو آخر واحد لمسافة 25 ميل |
Gördüğün tek yansıma karanlığa ait. | Open Subtitles | والانعكاس الوحيد الذي تراه هو انعكاس الظلمة |