Yoksa Tanrı şahidim olsun ki o zeki oğlun Trenton'da taş kırıyor olur. | Open Subtitles | وإلا، أقسم لك أبنكَ ذو الأعين المشرقة سيكون يحطم الصخور في سجن ترينتون |
Görünüşe göre Trenton'daki ofisimizin hemen yanındaki sokaklardaki çok sayıda düşük seviye uyuşturucu vakasıyla uğraşıyormuşuz. | TED | تبين أننا نقوم بالكثير من قضايا المخدرات الصغيرة في الشوارع القريبة من مكتبنا في ترينتون. |
Kane, New Jersey, Trenton'da şarkıcı olan Susan Alexander ile evlendi. | Open Subtitles | تزوج كين سوسان أليكساندر مغنية في تاون هول في ترينتون في نيوجيرسي |
Bu vaka Trenton P.D. tarafından incelendi. Uyuşturucu-silah balistik bilgilerimiz onlara geçti. | Open Subtitles | قد تم التعامل مع هذه القضية من قبل ترينتون انهم على قاعدة البيانات الخاصة بنا. |
Trenton'dan gelecekler. | Open Subtitles | ستصل المباحث الفدرالية من ترينتون لذلك سيستغرق الامر ساعة |
Trenton'ın Gurur'u geleceği olan bir şampiyondur. | Open Subtitles | برايد ابن ترينتون بطل وله مستقبل حقيقى .. |
Bazıları Trenton'un Gururunun bu yıl ki tek gerçek yarışçı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | هناك من يقول ان برايد ابن ترينتون هو الوحيد الذى يستطيع التسابق هذه السنه |
Sir Trenton'ı o eğitti. Tüm şampiyonları o ve şef beraber eğittiler. | Open Subtitles | لقد درب السيد ترينتون هو والرئيس دربوا جميع الفائزين |
Sandy ellerinde. Eğer yarışırsam Sir Trenton ona zarar verecek. | Open Subtitles | لقد اختطفوا ساندى سوف يؤذيها سير ترينتون اذا تسابقت |
Ve işte gidiyorlar. Marietta'nın Kaya'sı, Korsan Mağarası ve Trenton'un Gurur'u hemen ayrıldılar. | Open Subtitles | وها هم ينطلقون مارييتا ابنه روك كوف ابن بيرات وبرايد ابن ترينتون |
Trenton'daki meşhur Louise kuru temizlemecisinde. | Open Subtitles | في العالم الحديث المغاسل موجوده في ترينتون |
Ücretsiz Trenton Kliniği'nde gönüllü olarak çalışıyorum. | Open Subtitles | لقد كنت اتطوع في العيادة المجانية في ترينتون |
Trenton, New Jersey'den uydu aracılığıyla yayınımıza emekli Donanma Topçu Astsubayı Eric Sweeney katılıyor. | Open Subtitles | و ينضم الينا عبر الاقمار الصناعية من ترينتون , نيوجيرسي نقيب المارينز السابق , اريك سويني |
Trenton kendine zaman kazandırmak için, sürekli Blue'yu arayıp duruyor. | Open Subtitles | ترينتون كان يجري الكثير من المكالمات لذاك القط الأزرق يحاول أن يكسب لنفسه بعض الوقت |
Trenton senin vitrindeki adamındı ve soyuldu. | Open Subtitles | ترينتون كان الرجل في الواجهة لقد تمت سرقته |
Elimizdeki her şeyi Trenton'a götürmek üzere emir aldık. | Open Subtitles | فقط حصلنا على أوامر بتحرك جميعا الى مخيم ترينتون |
Ve 1776'ya dönüp Trenton'a tam zamanında ulaştılar. | Open Subtitles | وعادوا الي عام 1776 في الوقت المناسب للأستيلاء على ترينتون |
Evet Betsy seni son gördüğümde general Washington ile brilikte Trenton'a gidiyordunuz. | Open Subtitles | أخر مرة رأيتكِ فيها والجنرال واشنطن كنتما تعبران ترينتون |
Trenton ve Mobley'e haber vermeye çalıştım ama ikisine de ulaşamadım. | Open Subtitles | حاولت أن أقول ترينتون وموبلي، ولكن لم أستطع الحصول على اتصال مع أي منهما. |
Trenton civarında batıdan ayrılırken Kızılderililere dikkat et. | Open Subtitles | أحترس من الهنود "عندما تتجه غرباً قرب "ترينتون |