Alkollü araç kullanma cezasından yırtmak için hâlâ nişanlın olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | حسناً، من أجل أن تلغي التهمة فهي لا تزال تزعم أنها خطيبتك |
Hatta iddia ediyorum bunu tartışan yasal olarak eşit haklara sahip olmayan bazı gruplar vardır. | TED | في الواقع، هناك بعض المجموعات التي تزعم أنهم ما زالوا لا يتمتعون بحقوق متساوية في ظل القانون. |
- Tıraş olmak gece uykusu kadar iyi gelir. - Şef. Bu genç bayan senin için bilgisi olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | حلاقة الذقن جيدة كنوم الليل سيدي هذه الشابة تزعم ان لديها معلومات لك |
Müvekkilimin sana verdiği sözde altınlar dışında sen hayatını nasıl kazanıyorsun? | Open Subtitles | كيف تكسب لقمة العيش بجانب الفلورينات الذهبيّة التي تزعم أن موكّلي أعطاها لك؟ |
- Eh, dediğin kadar iyi misin bir de ben göreyim dedim. | Open Subtitles | -أخبرتك أنني بخير -جئت لأتأكد أنك بخير كما تزعم |
Çünkü bu kurumun aşıladığını iddia ettiğiniz ruhu öldürüyorsunuz. | Open Subtitles | لأنك تغتال ضمير كلّ من تزعم هذه المدرسة أنها تبنيها |
-Çocuğun annesi yosunu cinayet mahalline kazayla taşıdığını iddia edebilir. | Open Subtitles | كيف هذا ؟ تزعم الأم أنها تنقل عن غير عمد أعشاب البحر إلى مسرح الجريمة |
Dan Harlow, büyük bir ulusal gazeteyi asılsız iddia nedeniyle dava ediyor. | Open Subtitles | دان هارلو يقاضي رئيسي صحيفة وطنية تزعم انه |
Dünyadaki en güçlü insanlardan bazılarının bir çeşit komploya karıştığını iddia ediyordu. | Open Subtitles | تزعم ان البعض من القوم الاقوياء فى العالم متحدين فى مؤامره |
...çok büyük bir nafaka almanı sağlayacak kadar ağır yaralandığını mı iddia ediyorsun? | Open Subtitles | تزعم بأن تلك الجروح صعبة للغاية بالنسبة إليك يتطلّب حكم كبير؟ |
O köpeklerin başkanlık makamının avlusuna ölümüne dövüştürmek için konduğunu mu iddia ediyorsun? | Open Subtitles | إذن ، أنتَ تزعم أنّ الكلاب أجرت قتالاً حتّى الموت في باحة القصر الرئاسي؟ |
Şirket, elemanların avantajlarını ekonomi yüzünden kestiğini iddia ediyor ama bunu diğer masraflar altında gömülü buldum. | Open Subtitles | أوضاعهم المالية. فالشركة تزعم أنها تقلل من امتيازات الموظفين بسبب الاقتصاد السيء |
19 yaşında bir erkek kardeşim, ben ve 39 yaşında olduğunu iddia eden bir annem var, hepsi bu kadar. | Open Subtitles | إذن، فقط أنا وأخي وعمره 19 سنة. وأمي، والتي تزعم بأنها بالـ39 من عمرها. |
Eğer ortada büyük bir komplo olduğunu iddia ediyorsan, bunu dosyana ekleyebilirim ama bu seni deli durumuna düşürebilir. | Open Subtitles | إنّه يتم الإيقاع بي. إن كنتَ تزعم أن هناك مؤامرةً هُنا، بإمكاني إضافة ذلك لملفّكَ، لكن لربّما يجعلكَ الأمر غير مستقرّ. |
Şimdi yapabileceğini iddia ettiğin şeyi yap da görelim. | Open Subtitles | الآن دعنا نرى إذا يمكنك القيام بذلك كما تزعم |
Fakat aracınıza geri dönerken şüpheli hiçbirşey görmediğinizi iddia ettiniz. | Open Subtitles | لكنك هل تزعم إنّك لم ترى أي شيء يدعو للشك عندما نظرت خلف الشاحنة؟ |
Eğer iddia Birisi sen hiç duymadım. | Open Subtitles | شخصاً ما تزعم بأنَّك لم تسمع ولا تعرف عنه شيئاً |
Beni aradın ve Dewey Crowe'un yerini bildiğini iddia ettin. | Open Subtitles | الآن إتصلت بي تزعم أنك " تعرف مكان " ديوي |
Terrence King, sözde sıska popomu bu saatte buraya getirdim. | Open Subtitles | (تيرينس كينغ) لقد سحبت مؤخرتي الناعمة كما تزعم من السرير |
Evet, sözde. | Open Subtitles | أجل ، إنها تزعم ذلك |
Neden burada olduğunu dediğin gibi 93 hakkında bir şey bilip bilmediğini nasıl olur da merak etmem, anlayabiliyor musun, Altı? | Open Subtitles | أترى يا (ستّة) كيف قد أتساءل عن سبب وجودك هنا فيما تزعم بأنّكَ لا تعرف (93)؟ |