Evet, 80 dolara yapabileceğin bir şeyler bulacağımızdan eminim. | Open Subtitles | أراهن أن هناك شيء تستطيعي فعله يستحق الثمانين دولاراً. |
Şu an Lowell için yapabileceğin bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيئ تستطيعي فعله للويل الان متأخر جدا |
Tamam, senin yapabileceğin bir şey düşüneceğim, Küçük hanım. | Open Subtitles | أنا متأكد إنني سوف أفكر في شئ تستطيعي فعله لي |
yapabileceğin tek şey onlardan ders çıkarmak. | Open Subtitles | كل ما تستطيعي فعله هو محاولة التعلم منها |
Ofiste yapabileceğin bir iş olduğuna eminim. | Open Subtitles | انا متأكدة بأنه هناك ما تستطيعي فعله لنا في المكتب |
Ama yüzyıllarca pişmanlık duygusu taşıdım ve şunu söyleyebilirim ki tüm yapabileceğin, tüm yapabileceğimiz bir dahaki sefer işleri doğru yapmaktır. | Open Subtitles | لكني خزنت الكثير من الندم والشئ الوحيد الذي أستطيع قوله كل ما تستطيعي فعله كل ما نستطيع فعله ... |
Jessi, yapabileceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | ْ ( جيسي ) هل يوجد شيء تستطيعي فعله .. ؟ |
yapabileceğin tek şey bu zaten. | Open Subtitles | وهذا ما تستطيعي فعله |