Çünkü toplumun bir parçası olmak istemiyorsan neden arabana binip Doğu Yaka'sına gitmiyorsun? | Open Subtitles | لأنك إذا لا تريد أن تكون جزءاً من المجتمع، فلم لا تستقل سيارتك وتنتقل إلى الجانب الشرقي؟ |
Her zaman 8 trenine biniyor. | Open Subtitles | إنها دائماً تستقل قطار الساعة الثامنة |
Kulüp çıkışında kız arkadaşlarınız otobüse biniyordu sizse diyordunuz ki, "Güle güle, s...tükler! | Open Subtitles | تتركين الحانة وصديقتك تستقل الحافلة ونحن نقول وداعاً عواهر |
Sırf benimle tanışmak için bir haftadır asansöre mi biniyorsun? | Open Subtitles | لقد كنت تستقل المصعد لمدة لسبوع لترانى فقط ؟ |
Teknik olarak söylersek, hâlâ personeldensiniz. İstifa etmemişsiniz. | Open Subtitles | تقنيا، ما زلتَ من الموظفين لم تستقل أبدا |
Otobüse binecek kadar önemli demek. | Open Subtitles | هام لدرجة أن تستقل الأتوبيس للحاق به - ! |
- Düğme basılı duruyor. O binmemiş. - Ben yukarıya çıkıyorum. | Open Subtitles | الأزار مازالت مضاءة ، هي لم تستقل المصعد - سأذهب للأعلى - |
Baksana, Bayan Kummer'ın trene bindiğini gördün mü? | Open Subtitles | . اسمعى, هل رأيت السيدة كومر وهى تستقل القطار ؟ |
Öğleden sonra Hamburg'a giden trene binmelisin. | Open Subtitles | أريدك أن تستقل قطار العودة عصرًا إلى هامبورج |
O zaman bir taksiye daha binip parayı getir. | Open Subtitles | إذن من الأفضل أن تستقل سيارة أجرة أخرى وتذهب لتحضرها. |
Elektrik süpürgesine binip gezen kedi videoları da dahil. | Open Subtitles | ومقاطع مصورة لهرر تستقل مكانس تنظيف آليّة. |
Benki, oraya gitmek için... ...ya uçağa binip ve suya iniş yapmak... ...ya da birkaç gün boyunca... ...Kano yolculuğu yapmak zorunda olduğunuz... ...Amazon'un oldukça uzak bir köyünden geliyor. | TED | بينكي جاء من قرية منعزلة ونائية في الامازون ولكي تصل هناك, إما أن تستقل الطائرة وتهبط على الماء, أو تركب زورق لعدة أيام. |
Gözüm üstünde. Beyaz bir kamyonete biniyor. | Open Subtitles | أنا أراها إنها تستقل شاحنة بيضاء |
Her gün otobüse biniyor, 3 ve Wilcox'da iniyor. | Open Subtitles | إنها تستقل الحافلة كل يوم وتنزل بتقاطع الشارع "الثالث مع ويلكس". |
Otobüse biniyor. | Open Subtitles | انها تستقل الحافلة |
Evet. Adını bilmiyorum ama otobüse biniyordu. | Open Subtitles | لا أعرف اسمها، ولكنها تستقل الحافلة. |
Sanırım trene biniyordu. | Open Subtitles | كانت تستقل القطار، على ما أظن |
Otellerde kalabalıktan kaçmak için yandaki asansörlere biniyorsun. | Open Subtitles | في الفنادق تستقل المصعد الجانبي لتتجنب الحشود |
Onca paran varken, neden otobüse biniyorsun ki? | Open Subtitles | كل تلك الاموال لماذا تستقل الحافله؟ |
Yani polislikten istifa etmeseydi bile psikolojik travma yüzünden meslekten süresiz uzaklaştırılırdı. | Open Subtitles | لذا حتى لو لم تستقل من الشرطة لتم إعطاؤها أجازة لأجل غير مسمّى بموجب الصدمة النفسيّة. |
Torunum otobüse binecek! | Open Subtitles | يا إلهي! حفيدتي تستقل الحافلة! |
Daha önce hiç arabaya binmemiş. | Open Subtitles | لم تستقل سيارة قط |
Metroya bindiğini biliyorum. Onu itmek kolay olur. | Open Subtitles | اعرف في الحقيقة أنها تستقل قطار الآنفاق أستطيعدفعهابسهولة. |
Etmemelisin. Her zaman taksiye değil, otobüse binmelisin. | Open Subtitles | يجب عليك دائما ان تستقل الحافله بدلاً من التاكسي |
Ulaşım hızlanıyor: Gemiye, uçağa biniyorsunuz; bir turiste dönüşüyorsunuz. | TED | تزداد سرعة المواصلات: يمكنك أن تبحر في سفينة، أن تستقل طائرة، أن تكون سائحا. |