Bu mesaji bina yapım sözleşmelerinin süresi bitmeden önce iletmesi gerek. | Open Subtitles | إنه يحتاج إلى تسليم هذه الرسالة قبل إصدار عقود موقع البناء |
Ve tuhaf bir dip not TGRI'in esrarengiz kayboluşu ile ilgili olarak Bu mesaj erken saatlerde istasyona iletildi. | Open Subtitles | في تعليق غريب ونهائي على اختفاء تي جي أر آي الغامض تم تسليم هذه الرسالة إلى المحطة اليوم |
Siz, Richard Daly, Bu balıkları Bu sabah teslim aldınız. | Open Subtitles | ، ريتشارد دالي، كان عليك تسليم هذه سمك أبو سيف صباح اليوم. |
Ama korkarım ki, Bu durumda Bu silahı polise teslim etmek, yapacağım son şey olurdu. | Open Subtitles | لكن أخشى، في هذه الحالة، تسليم هذه الأسلحة إلى الشرطة كان آخر شيء يمكن أن أفعله. |
Beni tutuklarsanız, teslim etmek zorunda kalırsınız. | Open Subtitles | إذا قمتم بتسليمي ، سيتوّجب عليكم تسليم هذه النقود |
Fakat Ulusal Güvenlik Ajansı, bize Bu listenin verilmesinin, operasyonlarını tehlikeye atacağını söyledi. | Open Subtitles | ولكن استخباراتكم كانت ترد علينا بأن تسليم هذه القائمة سيعرض مهماتكم للخطر |
Bu makaleyi editörüne bizzat kendim vermek istedim. | Open Subtitles | أردت تسليم هذه المقالة شخصياً و يدوياً إلى محررك |
Bu on dakika önce elçiliğe geldi. | Open Subtitles | مساء الخير أيا السفير تم تسليم هذه الى السفارة منذ 10 دقائق |
Başkan Bu olayı içişlerine bırakmamı istedi. | Open Subtitles | المدير يريد تسليم هذه القضية إلى الشؤون الداخلية |
Bu tahminler her gün tüyo kâğıdı şeklinde simsarlarımıza ulaştırılır. | Open Subtitles | يتم تسليم هذه التوقعات إلى المداولين على أساس يومي في شكل ورقة معلومات سرية |
Bu akşam Bu arabayı sahibine vermemiz gerek ama farlar yok. | Open Subtitles | يجب تسليم هذه السيارة مساء لكن ليس لدينا مصابيح أمامية |
Bu kasa, karavanına teslim edildi. | Open Subtitles | تم تسليم هذه قفص ل مقطورة له. أخذت الصورة |
Bu yüzden bizde ne yapıyoruz; Kamu mallarının teslimi ve insan haklarına saygı için… …onlara araçlar veriyoruz ve kontrol ediyoruz. | TED | ما سنقوم به ليس فقط توجيه المدققين للشركات المتعددة الجنسية سنعطيهم الادوات ليستطيعوا تسليم هذه السلع العامة بطريقة تحترم حقوق الإنسان و سنتأكد. |
Bakanımız Bay Walter White, size bunu bizzat teslim etmemi istedi. | Open Subtitles | وزير الخارجية الأميركي، السيد والتر وايت، وقد طلب مني أن تسليم هذه لك شخصيا |
Bu paket, Ajan Fowler'a elden teslim edilmeli! | Open Subtitles | يجب تسليم هذه ليد العميل فاولر شخصيا |
Bu dava kasıtlı olarak teslim edildi. | Open Subtitles | '.. تم تسليم هذه الحالة عمدا . ' |
Ve tüm verdiğim parayı bana geri teslim etti. | Open Subtitles | وأعاد تسليم هذه لي كل المال الذي أعطيته |