| Wicklow Dağları Ulusal Parkı, demek? Ne kadar zamandır yürüyorsun? | Open Subtitles | حديقة جبال ويكلو الوطني أخبريني كم مضى لك وأنتي تسيرين على قدميك ؟ |
| Biliyorsun, sanki kimsenin iyiliğini istemiyormuş gibi kendi başına yürüyorsun falan. | Open Subtitles | تسيرين و كأنك في المحيط كانه ليس عندك أي وقت لمنفعة أي شخص |
| Hayır, benim yürüyebileceğimden daha hızlı yürüyorsun demek istedim. | Open Subtitles | كلاّ، ما أقوله هو أنّكِ تسيرين أسرع من قدرتي على المشي |
| Birinin seni yürürken izlemesini görmek için sab-- | Open Subtitles | لا أستطيع أن أنتظر حتى أرى وجه شخص معين عندما تسيرين |
| - yürürken sol topuğunu kırmışsın. | Open Subtitles | أرجو المعذرة؟ إن كعبكِ الأيسر يصدر صوتاً عندما تسيرين |
| Çok hızlı gidiyorsun, yavaşla biraz. | Open Subtitles | أنت تسيرين بسرعة 80 ميلا في الساعة فلتهدئي قليلا، موافقة؟ |
| - Daireler çizerek yürüyordun. - Yapmadım! | Open Subtitles | -كنتى تسيرين فى دوائر مفرغة -لم أكن هكذا. |
| Gittiğin yolu tanımak yön değiştirmenin ilk adımıdır. | Open Subtitles | أن تُدركي الدرب الذي تسيرين به هو أول خطوة لتغيير المسار |
| Çünkü arkanı dönüp yürüdüğünde seni seyrediyorum. | Open Subtitles | لكي يمكنني مشاهدتك وانت تسيرين مبتعدة |
| ama gayet iyi yürüyorsun. | Open Subtitles | لكنك تسيرين بشكل جيد منذ ذلك الوقت |
| Geç saatlerde tek başına yürüyorsun. | Open Subtitles | أنك دائما تسيرين لوحدك متأخرة. |
| Kızıl bir ormanda yürüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تسيرين خلال الغابة الحمراء |
| Kızıl bir ormanda yürüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تسيرين خلال الغابة الحمراء |
| Mayın tarlasında yürüyorsun! | Open Subtitles | أنتِ تسيرين بحقل ألغام |
| Connie? yürüyorsun. | Open Subtitles | كونييا أن تسيرين ؟ |
| Bunu o dolambaçlı, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken hissedebilirsin. | Open Subtitles | عندما تسيرين في تلك الشوراع المرصوفة بالحصى |
| yürürken düz bir çizgide yürü. | Open Subtitles | ... عندما تسيرين تحركى فى خط مستقيم لا تفسدى أية آثار أقدام قد تركها |
| yürürken önüne bakamaz misin? | Open Subtitles | هلا كنت حذرة حيث تسيرين على الاقل ؟ |
| Doğru yönde gidiyorsun. | Open Subtitles | انتِ تسيرين في الاتجاه الصحيح |
| Eve mi gidiyorsun? | Open Subtitles | هل تسيرين إلى المنزل ؟ نعم |
| Yanlış yöne doğru gidiyorsun. Seni doğru yola sokmam gerek, Olivia yanlış yöne gidiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تسيرين باتجاهٍ خاطئ لذا عليّ أن أوجهكِ يا (أوليفيا) |
| Dışarıdaki beyaz koridorda, büyük beyaz bir atla, geri gelip beni eve götüreceğini söyleyerek, yürüyordun. | Open Subtitles | كنت تسيرين في الرواق و بحوزتكِ ذلكالحصانالأبيضالكبير... و كنتِ تقولين بأنّكِ قادمة ... لتأخذيني إلى البيت |
| Geri geri mi yürüyordun? | Open Subtitles | كنتِ تسيرين إلى الوراء؟ |
| Gittiğin yere dikkat et, küçük kız. | Open Subtitles | احذري اين تسيرين ايتها الصغيرة |
| Sen yürüdüğünde Benimle ana caddede | Open Subtitles | عندما تسيرين معي في مين ستريت |