- Ama borçlu olduğu kadına denk geldiğinde Michael cesur bir ifade takındı. | Open Subtitles | ولكنّه حاول أن يظهر بمظهر شجاع حبنما تصادف مع الامرأة التي تطالبه بدين |
Bay Weston'un gelişi, Dükkân'ın buhranına denk gelmiş olabilir, ama neden bu değil. | Open Subtitles | مع ان وجود السيد ونستون تصادف مع ما يحدث في المتجر لكنه ليس السبب لما يحدث هنا |
Sizinle orada sadece tesadüf eseri karşılaştım. | Open Subtitles | لقد تصادف فقط أن كنت قرب جنازتكم اللعينة |
Amerikalılar tarafından kontrol edilen ve tesadüf bu ya geçenlerde Hadden Endüstrilerine bağlanan Japon şirketler tarafından yapılan. | Open Subtitles | تحت سيطرة الامريكان بنيت بواسطة مقاولون يابانيون والتى تصادف |
Adamın emlak vergileri, kredi kartları üzerinde çalışırken... bir belge karşıma çıktı. | Open Subtitles | انني اعمل على ضرائب ممتلكاته و بطاقاته الإئتمانية تصادف مع الإيداع المدني |
Hayatında kaç kere üç başlı bir köpekle karşılaşırsın? | Open Subtitles | قلما تصادف كلباً بثلاث رؤوس حتى ولو كنت تاجراً |
Tesadüfe bakın ki aynı adam Gluant'a bol miktarda para yollamış. | Open Subtitles | و تصادف أن الدكتور هان أرسل لبلوران كميات كبيرة من الأموال |
Japon Kraliyet Donanmasına ait bir denizaltıya rastlamadın, değil mi? | Open Subtitles | ألم تصادف غواصّة تابع للامبراطوريّة اليابانيّة؟ |
denk geldiğiniz bu şey pek sık olmaz. | Open Subtitles | لكن هذا نادراً ما يحدث عندما تصادف هؤلاء، لا تنجو |
Sos gecesinin bulaşıkların bende olduğu hafta sonuna denk düşmesi tesadüf mü? | Open Subtitles | أتلك مصادفه أن تكون ليلة الحساء تصادف يوم غسيلي للأطباق؟ |
Seninle konuşurken denk geldi. | Open Subtitles | وقد تصادف الأمر وكان يتحدث معك. |
Öyle denk geldi, modellik yapmak durumunda kaldım... | Open Subtitles | لقد تصادف معي أن أكون ممثلا لهذا |
O kızın yanımıza taşınması sırasında olması, Sence tesadüf mü? | Open Subtitles | هل تصادف هذا مع إنتقال تلك الفتاة للبيت المجاور |
Ayda bir büyük paralarla poker turnuvasi düzenliyorlar ve tesadüf eseri de bugün o gün. | Open Subtitles | لديهم بطولة شهرية للرهانات الكبيرة كونها تصادف هذا اليوم من الشهر يكفي كصدفة |
Ama ne tesadüf ki, dillerimiz tamamen aynı. | Open Subtitles | ولكن تصادف أن لغتينا ممتامثلين |
Bana bir şey yapmamışlardı, sadece karşıma onlar çıktı. | Open Subtitles | لم يؤُذوننى قَط, مُجرّد أنه تصادف وجودهم هُناك. |
Biliyorsun ki yeni bir ansiklopedi alacak durumum yok bu yüzden pazar gazetesindeki ilanlara bakıyordum ve yanlış sayfayı açtığımda karşıma bu ilan çıktı... | Open Subtitles | أنت تعرف أننى لا يمكننى تحمل ثمن الموسوعة فكنت أبحث فى الإعلانات فى جريدة يوم الأحد و كنت فى الصفحة الخطأ و تصادف قراءتى لهذا الإعلان |
Böyle bir teklifin bir daha karşıma çıkmayabileceğini de biliyorum. | Open Subtitles | أن هذه قد لا تصادف دربي مجدداً |
Hani bazen ara sıra dalaşmaman gereken biriyle karşılaşırsın ya? | Open Subtitles | هل لاحظتَ يوماً كيف تصادف شخصاً بين الفينة والأخرى ما كان عليكَ استفزازه؟ |
Hiçbir anlamı yok. İnsanlarla karşılaşırsın. | Open Subtitles | لا يعني شيئاً تصادف الناس |
Tesadüfe bakın ki, kız kardeşim büyük kızlar için bu çatı katında çalışıyor. | Open Subtitles | ولحسن الحظ ,تصادف أن تدير أختى مدرسة لإنهاء تعليم الفتيات فى نفس هذه العلية |
Tesadüfe bak ki ben de Tokyo'dan dönüyorum. | Open Subtitles | حسناً، لقد تصادف أنني في طريق عودتي من (طوكيو) الآن. |
Mantıklı olan asıl şu. Axelrod-Danzig olayına tesadüfen rastlamadın. | Open Subtitles | إليك ما هو منطقي لم تصادف مسألة (دانزيغ) و(أكسلرود) |