Eğer bu bir yanlışlıksa düzeltmek 3 ayını bile almaz. | Open Subtitles | إذا كان خطأ فإن تصحيحه لن يستغرق أكثر مِنْ ثلاثة شهورِ |
Kendi içinde eğitici ve İngiliz gözlerden uzakta konuşma ve tavırlarındaki ufak kusurlarını düzeltmek için de yararlı. | Open Subtitles | أمر تعليمي ، و مفيد بحيث أن أي نوع من الخطأ في الحديث أو التصرف يمكن تصحيحه بشكل فوري بعيون إنجليزية. |
Bir elektrik akışı oluşturarak bunu düzeltmeye çalışır. | Open Subtitles | و تحاول تصحيحه من خلال وجود تدفق للتيار الكهربائي. |
Babası olmadığımı biliyor ama beni öyle görüyor ve ben de onu düzeltmeye son vermeye karar verdim. | Open Subtitles | هو يعلم أنني لست والده لكنه يراني كوالده وأنا توقفت عن تصحيحه |
Mutlaka çözmeniz gereken bir problem olmalı ya da düzeltmeniz gereken bir yanlış. | Open Subtitles | يجب أن يكون لديك مشكلة تريد حلها شئ خطأ تريد تصحيحه |
Ve ilk seferinde işleri yoluna koymakta hata ettik, ve bu da devam etmemiz konusunda bizi baskı altına aldı. | Open Subtitles | و أظن أننا أقترفنا الخطأ بطريقة تصحيحه أول مرة بأن نضغط على أنفسنا لكي نستمر |
Kurbanın yeri bulunur bulunmaz düzeltilecek. | Open Subtitles | سيتم تصحيحه اللحظة الذي نحدد فيها موقع الجثة. |
Düzeltilmesi mümkün olmayan bir şeyi düzeltmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنّك تحاول تصحيح شيء لا يمكن تصحيحه. |
Evet, öyle, düzeltmek istediğimiz bir hata. | Open Subtitles | أجل انها كذلك , هذا مانريد تصحيحه |
Düzeltilmez yanlışı düzeltmek | Open Subtitles | "أن يصحح الخطأ الذي لا يمكن تصحيحه" |
Ama düzeltmek istiyorum. | Open Subtitles | وأريد فقط تصحيحه |
- NYPD hanımefendi. Naresh bir işe karışmış ve düzeltmek istiyor. | Open Subtitles | (ناريش) تورط في أمر ما هنا ويريد تصحيحه |
düzeltmeye çalıştığın davranış bu. | Open Subtitles | هذا هو السلوك الذي كنتَ تحاول تصحيحه |
Hatanı fark ettin ve düzeltmeye çalıştın. | Open Subtitles | أدركتَ خطأكَ، و حاولتَ تصحيحه. |
Yanlış şeyi yaptın ve sonra düzeltmeye çalıştın. | Open Subtitles | لقد قمت بعمل خاطئ، لكنّك حاولتِ تصحيحه. |
Eğer bir hata varsa, bunu Massena'da düzeltmeniz lazım. | Open Subtitles | إذا كان هناك خطأ عليك تصحيحه فى ماسينا. |
Ortada bir yanlış anlama varsa, bunu Massena'da düzeltmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كان هناك خطأ عليك تصحيحه في "ماسينا" |
Ve şimdi de Will de öldüğüne göre, Alicia da bazı şeyleri yoluna sokamayacak. | Open Subtitles | و الان ويل رحل , و هذا أمر لا يمكنها أبدا تصحيحه |
Gözden kaçırılmış ama düzeltilecek bir hata. | Open Subtitles | خطأ سيتم تصحيحه |
Düzeltilmesi gereken çok büyük bir haksızlık var. | Open Subtitles | . هنلك ظلم فادح يجب تصحيحه |