inanca dayalı otoriteyi reddedin; öfkeyi, nefreti ve şiddeti bırakın; acımasız, adaletsiz ve yararsız davranışlarda bulunmadan, yanlışları düzeltmeyi öğrenin. | TED | ارفضوا السلطة العقائدية؛ تخلوا عن الغضب والكراهية والعنف، تعلموا تصحيح الأخطاء دون اللجوء لتبرير سلوك بشع وظالم. |
Yazım yanlışları düzeltmek ya da benzer amaçla mı? | Open Subtitles | تعنين تصحيح الأخطاء الإملائية وأشياء من هذا القبيل؟ |
O yüzden hayatımı hayır işlerine tüm yanlışları düzeltmeye adadım. | Open Subtitles | لهذا كرست حياتي للأعمال الخيرية ومحاولة تصحيح الأخطاء وما إلى ذلك |
Yaptığın yanlışları düzeltmenin ve hayatlarını mahvettiğinin yaşlılara paralarını geri vermenin tek yolu kendini öldürmek. | Open Subtitles | فرصتك الوحيدة هى تصحيح الأخطاء التى ارتكبتها وأن ترد جميع أموال العجائز الذين دمرت حياتهم اقتل نفسك |
yanlışları düzeltmede fiziğin yolunu izledim. | Open Subtitles | في سبيل تصحيح الأخطاء لقد قبضت على الطبيب |
Bazen yanlışları düzeltemezsin biliyorsun. | Open Subtitles | لعلمك، أحيانًا يعجز المرء عن تصحيح الأخطاء. |
Ayrıca yanlışları düzeltmek ve eziyet gören kurbanlara yardım etmek için çok güçlü -- çok keskin, derin -- bir tutku besliyordum. | TED | كانت لدي رغبة قوية -- رغبة عميقة وأكيدة -- على تصحيح الأخطاء ومساعدة ضحايا الظلم. |