- Sana motosiklet aldığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أنها اشترت لك درّاجة نارية. |
Sadece bunu hala anlayamadığına inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا أقول فحسب أنني لا يمكنني تصديق أنها لم تكتشف ذلك بعد. |
Dostum, Zadig çantamın aynısından aldığına inanamıyorum. | Open Subtitles | يا صاح , لا يمكنني تصديق أنها خطفت حقيبتي |
Sırf ömrünün kalanını tekerlekli sandalyede geçirecek diye ölmek istediğine inanmak çok zor. | Open Subtitles | صعب تصديق أنها أرادت الموت فقط لأنها كانت ستقضي حياتها في كرسي متحرك |
Onun olduğuna inanmak istemezdim ama, düşündükçe doğru olduğuna daha fazla inanıyorum. | Open Subtitles | لم أرغب في تصديق أنها كنت هي ولكن كلما فكرت أيقنت بإمكانية ذلك |
Onun birisinin boğazını kestiğine inanmak biraz zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنها قامت بشق حنجرة أحدهم ؟ |
Annemin telefonunda ki kamerayı nasıl kullanmayı bildiğine bile inanamıyorum. | Open Subtitles | فعلياً لا استطيع تصديق أنها عرفت كيفية استخدام الكاميرا على هاتفها |
Görüntü gitti. Hâlâ duşta olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | فقدنا الرؤية لا استطيع تصديق أنها مازالت في الدوش |
Vista'yı ayarladığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أنها قد "حجزت موعداً مع"فيستا |
Parayı aldığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أنها أخذت المال |
- İlk seferin olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | نعم، لا أستطيع تصديق أنها أول تجربة لك |
Ben... öldüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط .. لا يمكنني تصديق أنها ماتت |
- Yüzüme kapattığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أنها أقفلت الخط بوجهي |
Bunu başardığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أنها نحجت بذلك |
- Yüksek dozdan öldüğüne inanmak istiyorlar. | Open Subtitles | كلهم يميلون إلى تصديق أنها ماتت نتيجة تناول جرعة زائدة من المُخدر. |
Bunlardan kaçtığına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنها ستهرب من كل هذا |
Bir gün yeğeninin geri döneceğini inanmak istedi. | Open Subtitles | أرادوا تصديق أنها ستعود لهم يومأَ |
Uymayacağına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنها ليست كذلك. |
Bu işin egzersiz gerektirdiğine inanmak güç. | Open Subtitles | يصعب تصديق أنها تتطلب مراناً |
Piyano çalar. Genel olarak müzik. Schubert'i sevmediğine inanmak zor. | Open Subtitles | بياونو، موسيقى، بشكل عام من الصعب تصديق أنها تعرف القليل عن (شوبرت) |
- Geri dönmeyeceğine inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أنها لن تعود |