Bunu bir iyilik olarak düşün. Öldüğünde bir seçim yapmana gerek kalmayacak. | Open Subtitles | اعتبريني أسديكِ معروفًا، فحال موتكِ لن تضطرّي للإختيار. |
Bunu bir iyilik olarak düşün. Öldüğünde bir seçim yapmana gerek kalmayacak. | Open Subtitles | اعتبريني أسديكِ معروفًا فحال موتكِ لن تضطرّي للإختيار |
Benim için bir daha endişelenmene gerek kalmayacak. | Open Subtitles | لن تضطرّي للقلق عليّ مجددًا. |
Umarım kullanmak zorunda kalmazsın, ama... Güvende olmanı istiyorum. | Open Subtitles | أرجو ألّا تضطرّي لاستخدامه لكنْ أريدك أنْ تبقي بأمان |
Quinn'in başka bir kadına asıldığını da görmek zorunda kalmazsın hem. | Open Subtitles | ولن تضطرّي إلى رؤية (كوين) يغازل امرأة أخرى |
Birkaç saat ilgilen, daha sonra bir daha benimle uğraşmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | حسنٌ، إذًا بضع ساعات ولن تضطرّي للتعامل معي مجددًا. |
Yakında benim için endişelenmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لن تضطرّي للقلق عليّ بعد الآن. |
- Buna gerek kalmayacak. | Open Subtitles | -لن تضطرّي لذلك . |
Umarım bir daha bunu yapmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | -آمل ألّا تضطرّي لفعل لذلك بعد الآن . |
Bir daha onlarla tek başına savaşmak zorunda kalmayacaksın. Sana bunu söz veriyorum. | Open Subtitles | ولن تضطرّي لقتالهم وحدك، أعدك بذلك. |
Yemin ederim, bir daha asla beni görmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لن تضطرّي لرؤيتي ثانيةً |
Bu tekneden çıkmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | -لن تضطرّي إلى مغادرة هذا القارب أبدًا |
Bu tekneden çıkmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | -لن تضطرّي إلى مغادرة هذا القارب أبدًا |