- Vaktini harcıyorsun. - Herhangi bir şekilde aile tedavisi için bu mu? | Open Subtitles | . أنت تضيّع وقتك هل هذه الطريقة لمعاملة أفراد العائلة ؟ |
Zamanımı harcıyorsun. Burada hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أتعلم بأنك تضيّع وقتي لاشيء هنافيالأسفل. |
Bu konuyu tekrar gündeme getirmek zorunda kaldık çünkü cadı avıyla vaktimi boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | لأنّك بكل صراحة كنتَ تضيّع وقتي في عمليّة ترصّد لم يكن لها داعي |
Anlaşma hakkındaysa nefesini boşa harcama. Seni özledim. | Open Subtitles | إن كان الأمر يتعلق بتسوية الطلاق فأنت تضيّع وقتك |
Anlaşma hakkındaysa nefesini boşa harcama. | Open Subtitles | إن كان الأمر يتعلق بتسوية الطلاق فأنت تضيّع وقتك |
Eğer hayatınız böyle değilse de, naçizane fikrim hayatınızı heba ettiğinizdir. | TED | وإن لم تكن حياتك كذلك، فأود أن اقترح بتواضع بأنك تضيّع حياتك. |
Ne olduğunu, kimden hoşlandığını ya da senin için doğru mu, yanlış mı diye düşünerek vakit kaybetme. | Open Subtitles | لا تضيّع وقتك في التساؤل عمّا تكونُ أو... أو... أو من تحبّ، أو إن كانت تناسبك أم لا |
Neden o çatlakla zaman harcıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تضيّع وقتك مع ذلك المجنون؟ |
Mulder, şimdi de sen vakitlerini boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | -المشتبه به، الرجل في تلك الصورة -الآن، أنت تضيّع وقتهم |
Zamanını boşa harcıyorsun, hepimiz de tehlikedeyiz. | Open Subtitles | إنّكَ تضيّع الوقت وجميعنا في خطر |
Merkezde sürekli araştırma yapıyorsunuz zaten. Paranı benimle niye harcıyorsun? | Open Subtitles | تقوم بذلك دائمًا في شرطة (ميامي) فلمَ تضيّع مالكَ عليّ؟ |
Bırak gitsin işte. Zamanını boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | اسمع، دعه وشأنه أنت تضيّع وقتك |
- Vaktini boşa harcıyorsun. Sayıca çok üstünüz. | Open Subtitles | إنّكَ تضيّع وقتك، ثمّة الكثير منّا. |
Beni geri adım atmam konusunda ikna etmeye çalışacaksan, nefesini boşa harcama. | Open Subtitles | إن كنتَ تحاول إقناعي بالتنحّي مجدّداً فلا تضيّع أنفاسك |
Zamanını böyle çocuk bilim kurgularıyla harcama. | Open Subtitles | ولا تضيّع وقتك بقصص الخيال العلمي للأطفال |
Yardım etmek istemiyorsan, vaktimizi boşa harcama. | Open Subtitles | اذا كنتَ لا تريد المساعدة، لا تضيّع وقتنا. |
Oyuna geldi. Bana yalan söylemez. Zamanını ve paranı boşa harcama. | Open Subtitles | وهو لن يكذب عليّ فلا تضيّع مالك و وقتك |
Asıl sorun sokak düzeyi tutuklamalar için dinlemeyi heba edeceksiniz. | Open Subtitles | المشكلة أنك تضيّع عملية التنصّت في إعتقالات تافهة |
Bir şey kaybetmediğin için iki gündür birini kaybetme konusunda endişelisin. | Open Subtitles | لقد كنت متوتراً بسبب فقدانك لشخص منذُ يومين لأنك لا تضيّع أي شيئ... |
Vaktinizi boşa harcamayın, Ajan Scully. | Open Subtitles | لا تضيّع وقتك، الوكيل سكولي. |
Efendim, yabancılarla konuşarak vaktinizi harcıyorsunuz ki sonucunda başımıza güneş geçecek. | Open Subtitles | سيدى، أنت تضيّع وقتك بالكلام مع الغرباء. سنصاب جميعا بضربة شمس قوية |