Gördüğüm şeyler konusunda yalan söylemekten, saklanıp delirmiş taklidi yapmaktan bıktım artık. | Open Subtitles | آبي لقد تعبت من الكذب بشأن مارأيته ياأمي لقد تعبت من أخفاء الحقيقة والتظاهر بأني مجنونة |
Hayır, aileme ve arkadaşlarıma yalan söylemekten yoruldum. | Open Subtitles | لا، أنا تعبت من الكذب على عائلتي و أصدقائي |
yalan söylemekten yoruldum. Tüm bunların bitmesini istiyorum ve... beni affetmene ihtiyacım var. | Open Subtitles | انا تعبت من الكذب, اريد ان ينتهي كل شيئ |
Lana, kaleye gitmeden önce, aranızdaki bütün sorunları hallettiğinizi söylemişti ve ben Minnesota'da olduğun konusunda yalan söylemekten sıkılmaya başladım. | Open Subtitles | لانا قالت أنكما سويتما كل شيء قبل ذهابك إلى القلعة أنا تعبت من الكذب (من أجلك عن كونك في (مينيسوتا |
Herkese yalan söylemekten sıkıldım. | Open Subtitles | انظر , لقد تعبت من الكذب على الجميع |
Bak, sana yalan söylemekten yoruldum. | Open Subtitles | اسمعي, انا تعبت من الكذب عليك |
Kendine yalan söylemekten. | Open Subtitles | تعبت من الكذب على نفسك؟ |
Ve dürüst konuşmak gerekirse, yalan söylemekten yoruldum. | Open Subtitles | وبأمانة ، لقد تعبت من الكذب |
yalan söylemekten yoruldum. | Open Subtitles | انساها. أنا تعبت من الكذب. |
Annene ve Ellen'a yalan söylemekten bıkmıştım. | Open Subtitles | لقد تعبت من الكذب على أمك وعلى (إلين) |