| Bende Chimera var, başka seçeneğim olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنا مصابة بالكميرا تعرف أنه ليس لديك خيار فلتفعل |
| Haydi, Jack, kendi adamlarımızdan birini ajan yapabilecek zamanımızın olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه ليس لدينا الوقت لوضع أحد رجالنا متخفياً |
| O şeyi yakından gördün. - Bizim gibi olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت رأيت هذا الشيء عن قريب أنت تعرف أنه ليس مثلنا |
| - O olmadığını biliyorsun. - Kim o zaman? | Open Subtitles | أنت تعرف أنه ليس الفاعل - من الفاعل إذن ؟ |
| Bugünün doğum günün olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعرف أنه ليس عيد ميلادك أليس كذلك؟ |
| Onun burada olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنك تعرف أنه ليس هنا |
| Güvenli olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه ليس مكان آمن |
| - Benim olmadığını biliyorsun çavuş. | Open Subtitles | - أنت تعرف أنه ليس لي يا رقيب - |
| Onun aradığımız katil olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه ليس قاتلنا |
| Onun "Bir Dilek Tut"* çocuğu olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | تعرف أنه ليس مسكين، صح؟ |
| Gerçek olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعرف أنه ليس حقيقيا؟ |
| Kralımız olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه ليس لدينا ملك. |
| olmadığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعرف أنه ليس كذلك أليس كذلك؟ |
| Bunun oğlun olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه ليس ابنك |
| Bunun oğlun olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه ليس ابنك. |
| Tanrı olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنه ليس الرّب. |