Altınları alıp kaçıyorsunuz sonra da, hala sokak köpekleri gibi yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | تفعلون هذا ،لأجل شاحنه مليئه بالذهب ولا تزالون تعيشون كالكلاب الضالة. |
Taş üstüne taş koyup ev yapıyor, pislik içinde yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | إنّكم تضعون حجراً فوق الآخر ومن ثم تعيشون على قذارتكم. |
Sen, Skipper ve sizin gibiler eğlence dünyasında yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | انت و سكيبر و كثيرون مثلكم تعيشون فى عالم الصغار |
Siz burada oturuyorsunuz, o eskiden oturuyordu. Yani kuzen sayılırsınız. | Open Subtitles | أنتم تعيشون هنا وهى كانت تعيش هنا لذا فنظريا أنتم أولاد عم |
fakat tropik iklimde yaşadığınızı düşünün. Bir gün kulübenizin dışına çıkıyorsunuz ve evinizin etrafında, yumuşak toprağın üzerinde birkaç ayakizi bırakıyorsunuz | TED | ولكن لنفترض أنّكم تعيشون في منطقة استوائية وفي أحد الأيام، خرجتم من الكوخ وتركتم آثار أقدامٍ في الوحل المحيط بالمنزل |
Ve şimdi sen onlarla birlikte yaşıyorsun. | Open Subtitles | وها أنتم الآن تعيشون مع بعضكم البعض مجدداً |
Sen, Skipper ve sizin gibiler eğlence dünyasında yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | انت و سكيبر و كثيرون مثلكم تعيشون فى عالم الصغار |
Neden sanki savaştaymışız gibi yaşıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا تعيشون أيها الشباب وكأنه هناك حرب؟ |
Ben, Marge ile domuz gibi çamurdan bir arı kovanında hapsolmuşken, sen ve Maude süslü kalenizde krallar gibi yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | الأمر فقط انّك ومود تعيشون معًا عيشة ملكية في قصركم الخيالي بينما لدي مارج محبوسة هناك مثل الخنزير باناء من الطين |
Hepiniz aynı yerde yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | وتعتبرون أنفسكم أصدقاء؟ ..كلكم تعيشون هنا في سيول |
- Anlamıyorum, hepiniz geçmişte yaşıyorsunuz. - Ne? | Open Subtitles | أنا لا أفهمكم أيها يارفاق أنتم تعيشون في الماضي |
Kürenin iç tarafında değil, dışında yaşıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم لا تعيشون في المجال الداخلي ولكن في المجال الخارجي |
Siz dallamalar, insanların özel hayatına tecavüz edip eğlenerek mi yaşıyorsunuz? | Open Subtitles | هل تعيشون هكذا بإهانة وتحقير أنفسكم أو أن مضايقة خصوصية الناس هو معنى المتعة لديكم ؟ |
Beş sokak ötede oturuyorsunuz diye birbirinizi öldürecek misiniz? | Open Subtitles | أن تقتلوا بعضكم لأنكم تعيشون إلى 5 شوارع في العنوان الخاطئ؟ |
Ancak ortak bir gerçeklikte yaşadığınızı kabul etmeden bu alanı mesken tutmaya çalışamazsınız. | TED | لكن لا يمكنمكم السعي للعيش في ذلك المكان إذا كنتم لا تتقبلون فعلًا بأنكم تعيشون نفس الواقع. |
Tanrının 600 buyruğuna böyle yaşıyorsun değil mi? 613. | Open Subtitles | أنتم تعيشون وفق القواعد الستمئة للرب أليس كذلك؟ |
Alışık olduğumuz gibi yaşamaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | أميرك لن يعيش طويلا وسوف تعيشون كما كنا نعيش |
Beraber yaşıyor, beraber uçuyorsunuz beraber savaşıyor, her şeyi paylaşıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم تعيشون معاً, و تطيرون معاً تتقاتلون معاً, أنتم تتشاركون كل شيء |
- Siz kaç yıl yaşadınız? | Open Subtitles | منذ متى وانتم تعيشون هنا يارفاق؟ ثمانيه عشر عاماً |
Bu kadar uzun yaşarken, neden o kadar az kaldınız? | Open Subtitles | لماذا هناك القليل منكم منذ متى وأنتم تعيشون |
Bir otoban kenarında yaşıyorsanız, bu, günde 17 sigara içmekle aynıdır. | TED | إذا كنتم تعيشون بجانب الطريق السريع، فكأنكم تدخنون 17 سيجارة يوميًا. |
Yok artık, bir hafta önce çöplükte yaşayıp, kedi maması yiyordunuz. | Open Subtitles | ياإلهي ، الاسبوع الماضي كنتم تعيشون في مزبلة وتأكلون طعام القطط |
Size sözel olarak bir rüyadan bahsetmek yerine, o rüyanın içinde yaşamanıza izin versem? | TED | ماذا لو أننا بدلاً من الحكاية الشفهية عن حلم، استطعنا أن نجعلكم تعيشون فيه؟ |
- Yani bu mahallede oturuyorsun? | Open Subtitles | ـ اوه .. إذن تعيشون في الحي ؟ ـ أجل ـ آها |
Ve ikisini kiraya verip, birinde yaşıyordunuz. | Open Subtitles | إذن , أنتم أجّرتم إثنتين منها و تعيشون في واحدة |
Pekâlâ, Gabe'ye ne kadar saygı duysam da sonuçta beraber yaşamıyorsunuz. | Open Subtitles | حسنا , مع فائق الإحترام لجايب ليس الأمر وكأنكم تعيشون معا |
Bundan sonra ikiniz de Joson'la alakalı her şeyi bir kenara bırakıp İmparatorumuza layık bir şekilde yaşayacaksınız. | Open Subtitles | أتمنى منكما الأثنان أن ترميان بكل شيء مرتبط بجوسون و تعيشون بولاء و أخلاص للأمبراطور |