Çok geç olmadan sana söylemek zorundaydım. | Open Subtitles | لقد تعيّن عليّ إخبارك قبل أن يفوت الأوان |
"...sana ulaştırmak zorundaydım." | Open Subtitles | "اغفري لي سلوكي، لكن تعيّن عليّ إعطاؤك هذه الرسالة قبل أن أفقد أعصابي |
Yaptığın şey- Yaptığım şeyi yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | -ما فعلته ... -مافعلته ، تعيّن عليّ فعله. |
Acil bir iş için Seattle'a hareket etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | "تعيّن عليّ مغادرة البلدة "في رحلة عمل طارئة إلى "سياتل". |
Yemek şirketi bağış yemeği için yemek getirmedi ben de kendi başıma bir şeyler ayarlamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | المتعهّدون لم يأتوا إلى نزهة المتبرّعين، تعيّن عليّ التّغيير. |
Taksi çağırmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | آسف. تعيّن عليّ استدعاء سيّارة أجرة |
Gelip kendim görmek zorundaydım. | Open Subtitles | تعيّن عليّ رؤيتها بنفسي. |
Dom tüm gün bana beyaz dedi. Ona bunu kanıtlamak zorunda kaldım efendim. | Open Subtitles | (دوم) تناديني بأبيض البشرة طيلة اليوم لذلك تعيّن عليّ أن أوضح نقطة يا سيدي |