Vader onu halletti. Ondan kaçmanın yolu yok. | Open Subtitles | هذا الفيدر تغلب عليه, لا يوجد مخرج من هذا |
Sıradaki sanatçımız, kan kanseriyle mücadele etmiş ve onu yenmiş biri. | Open Subtitles | حسناً ، و الآن أيها الرفاق ، فإن المغنى القادم كان مصاباً بسرطان الدم و قد كافحه و تغلب عليه تماماً |
Bu sayıyı alt etmenin bir yolunu bulduğunu onu alt ettiğini ve güvende olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال أنه وجد طريقه ليتغلب على الرقم وهكذا تغلب عليه وكنت فى أمان |
Hayır, diyor ki, sanki bir şey onu zayıf düşürmüş ve onu rüya görüyormuş gibi hissettirmiş, yine de tüm zaman boyunca uyanık olduğuna yemin ediyor | Open Subtitles | لا , لقد قال أنه قد شعر بشيئاً ما تغلب عليه وجعله يشعر وكأنه بحلم وبرغم ذلك أقسم أنه كان مستيقظاً طوال الوقت |
Şüpheli onu etkisiz hâle getirip ağzını kapamış veya başına silah doğrultmuş olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الجاني تغلب عليه بالقوة قام بتغطية فمه أو وضع مسدسا على رأسه |
Geçmişe gidebilse, karanlık onu ele geçirmeden ve sevdiği her şeyi yitirmeden öncesine bu kararı hemen verirdi. | Open Subtitles | إن كان بمقدوره أن يعيد الصفحات قبل أن تغلب عليه بذور الظلام و كل شئ احبه ضاع معه |
Hiçbir maske onu geçemez yani. | Open Subtitles | لذا، ما تقوله غير، أي قناع يمكن أن تغلب عليه. |
Öyleyse onu başka bir şekilde alt et. | Open Subtitles | تغلب عليه إذًا بطريقة أخرى |
Güvenlik görevlisi onu etkisiz hale getirip öldürmüş. | Open Subtitles | الحارس تغلب عليه وقتله. |
Haklayın onu Sahip. | Open Subtitles | تغلب عليه مُعلمى |
Bir kere dövmüştün onu. | Open Subtitles | حتى انك تغلب عليه ذات مرة |
- Yakala onu! | Open Subtitles | تغلب عليه! |