Babam lokantaya müşteri çekebileceğini düşündüğü için annem şarkı söylüyordu. | Open Subtitles | كانت أمي تغني في المطعم لأن ابي يعتقد ان هذا قد يحسن الأوضاع المادية |
Hayır, hayır Roisin kulübede şarkı söylüyordu. | Open Subtitles | كلا ، لقد كانت ال" فتاة الفاتنة " تغني في كوخها. |
TV'de şarkı söylüyordu. | Open Subtitles | التي تغني في التلفاز |
Demek, sonunda Gala'da şarkı söyleyeceksin. | Open Subtitles | إذاً فقد قررتِ أن تغني في المهرجان في نهاية المطاف |
Koroda aradığınız kişinin kızı da şarkı söylüyor. | Open Subtitles | و إبنة الذي تريدونه تغني في ذلك الحفل أيضاً، |
Ama Broadway'de şarkı söylemek hayaliniz değil miydi? | Open Subtitles | ولكن أليس هو حلمك بأن تغني في برودواي ؟ |
O, senin tuvalette ne kadar güzel şarkı söylediğini de bilmiyor. | Open Subtitles | ولا تعرف بأن صوتك مريع عندما تغني في الحمام |
Pek çok vesileyle Bay Duncan'ın uyuduğu salonun dışında Bayan Duncan'ın şarkı söylediğini duydum. | Open Subtitles | في كثير من الاحيان شهدت السيده دونكان تغني في الرواق الخارجي عندما يكون السيد دونكان نائماً |
Madhuri tuvaletteyken bir şarkı söylüyordu da... | Open Subtitles | سمعت مادوري تغني في الحمام |
O bir barda şarkı söylüyordu, ve ben.. | Open Subtitles | . لقد كانت تغني في البار |
İnsanlar diyor ki, Aarohi bir ara barlarda şarkı söylüyordu | Open Subtitles | بعض الناس يقولون ، بأن (أروهي . كانت تغني في البارات |
Jean'ı Gala'da şarkı söylemeye ikna edersek, iyi para alacağız. | Open Subtitles | يمكننا أن نقنع (جين) أن تغني في المهرجان، ونحن نتكلم عن أرباح كبيرة هنا |
Sadece yönetmenimizle, ev sahibimizle biraz konuştum ve ona çeşitli vesilelerle şarkı söylediğini duyduğunu hatırlattım. | Open Subtitles | لا شئ، فقط أنني تحدثت قليلاً مع المدير وذكرته بأنه سمعك تغني في مناسبات عديدة |
Bir yerlerde şarkı söylediğini hissediyorum. | Open Subtitles | لقد شعرت بأنها تغني في مكان ما |