Bir haftayı geçmez. Bu şekilde de düzen sağlanmış olur. Anlıyor musun? | Open Subtitles | لن يتطلب أكثر من أسبوع وبهذه الطريقة نحافظ على الطلب، تفهم ذلك |
Jamii Bora bunu Anlıyor. Ve yoksulluk hakkında konuştuğumuz zaman her sosyal sınıftan insanlara bakmak zorunda olduğumuzu Anlıyor. | TED | جامي بورا تفهم ذلك. وتفهم أنه عندما نتحدث عن الفقر، علينا أن ننظر إلى كافة الناس على امتداد الطيف الاقتصادي. |
- Bir kere başladın mı, duramazsın. - Anladın ve ona söyledim. | Open Subtitles | إذا أبتدأت لن تتوقف هل تفهم ذلك ، لقد أخبرته بذلك |
Kasıtsız adam öldürme olur. Anladın mı? z | Open Subtitles | لا يعد جريمة قتل , بل قتلا خطأ , هل تفهم ذلك ؟ |
Bu yabancı yerde aileme göz kulak olacak kimse yok. Anlamıyor musun, cani? | Open Subtitles | لا ينصفهم أحد في مكان يكونون فيه غرباء ألا تفهم ذلك أيها الجزار؟ |
Maria bunu sağlar diye sanmıştım, Anlıyorsun, değil m? | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن دور ماريا هو من سيجعلني كذلك أنت تفهم ذلك |
Güçlü bir bünyesi var Anlıyor musunuz? | Open Subtitles | تفضل بالجلوس يا أبتي ان لديه بنية جسدية قوية أنت تفهم ذلك ؟ |
Uyan, bir ofisin ortasındasın ve hala kalkmadın, Anlıyor musun? | Open Subtitles | إستيقظ, أنت في وسط المكتب ألم تفهم ذلك ؟ |
Paul, artık her şeyin fiyatı ikiye katlandı. Bunu Anlıyor musun? | Open Subtitles | بول, كل شئ ضعف السّعر الآن هل تفهم ذلك ؟ |
Pentagon'u acil arıyorum! Anlıyor musunuz? | Open Subtitles | انها مكالمه طارئة للبنتاجون هل تفهم ذلك انها حالة طارئة |
Dışarı çıkması gerekti, bunu Anlıyor musun? | Open Subtitles | يجب عليها المغادرة اليوم . هل تفهم ذلك ؟ |
Bu dava geldiğinde özellikle ben istedim, Anlıyor musun? | Open Subtitles | , لمّا أُعلنت هذهِ القضيّة طلبتها . بالتحديد , هل تفهم ذلك ؟ |
Ona söyleyecek hiçbir şeyin yok, Anladın mı beni? | Open Subtitles | ليس لديك أي شيء لتقوله لها هل تفهم ذلك ؟ |
Kime güvenebileceğimizi bilene kadar, bulduğumuz şeyden hiçkimseye bahsetmemelisin, Anladın mı? | Open Subtitles | ..و حتى نعرف بــمن نثق لا يمكنك إخبار أي شخص بما وجدنا هل تفهم ذلك ؟ |
Telefon numaramı değiştirmeyi düşünüyorum. Anladın mı? | Open Subtitles | أنا على وشك تغيير رقم هاتفي هل تفهم ذلك ؟ |
Bu işten nefret ediyorum, ama bu benim işim. Anladın mı? | Open Subtitles | أنا أكره هذا العمل ولكنه عملي, هل تفهم ذلك |
Ama o, Tino. Herkes ona sahip olabilir. Anlamıyor musun? | Open Subtitles | ولكن يُمكن لأي شخص الحصول عليها هل تفهم ذلك ؟ |
Ve sonra bulacağınız şey başka bir ipucu olacak. Anlamıyor musun Ben? | Open Subtitles | وهذا كل ما سوف تجده دليل آخر , ألا تفهم ذلك ؟ |
Sanırım bu şeyi gerçekten Anlıyorsun, ha Bennie? | Open Subtitles | أعتقد بأنك تفهم ذلك الشيء, صحيح؟ |
Ben seni kurtarmaya çalışıyorum. Neden anlamıyorsun? | Open Subtitles | أحاول أن أحميك لم لا تستطيع أن تفهم ذلك ؟ |
Şimdi bak, Lina. Bunu anlamaya çalış. | Open Subtitles | انظري الان، لينا حاولي تفهم ذلك. |
- Anladınız mı? -Eğer korkuyorsan, sen git. | Open Subtitles | -هل تفهم ذلك إذا قمت بذلك ثانية سأطردك من هُنا |
Ama sen Bunun farkında değilsin. | Open Subtitles | لكنك لن تفهم ذلك |
Evet, anlıyorum. Ama sen de benim bir baba olduğumu anlamalısın. Tamam mı? | Open Subtitles | أجل، أفهم ذلك لكنّك لا تفهم ذلك لأنّي أبّ، و هذه ابنتي، لقد تحدّثنا في ذلك |
Evet öyle. Bunu asla anlamadın. | Open Subtitles | بلى هي كذلك وأنت لم تفهم ذلك أبداً |
Burada birisiyle işim var, umarım bunu anlayabilirsin. | Open Subtitles | أنا أتفاعل مع شخص ما هنا. إذا أمكنك أن تفهم ذلك. |
Cezalandırılıyor. Eminim bunu anlarsın. | Open Subtitles | ولذلك يتم تأديبه بالتأكيد أنت تفهم ذلك |