Her kaynak farklı bir şeyler söylüyor. Bir efsane likantropiye neden olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أحد الأساطير تقول أنّه يسبب التحوّل، وكمايبدوهذا غير حقيقيّ،وأخرىتقول.. |
Üst kattaki boş odayla yaşamanın çok zor olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول أنّه... من الصعب العيش مع الغرفة الفارغة بالأعلى |
Polisler polis olduğunu söylüyor polisin peşini bırakalım diye. | Open Subtitles | الشرطة تقول أنّه شرطي... لكي نتوقف عن البحث في أوساطنا عن الواشي |
Onu aramamanı söyleyen, hiçbir kural yok. | Open Subtitles | ليس هناك قاعدة تقول أنّه لا يمكنكِ الإتّصال به |
Laurel, babası parasını kestiğinden beri değiştiğini söylemişti. | Open Subtitles | لورل) تقول أنّه تحسّن) منذ قطع والده عنه التمويل |
Kayıtlara geçsin diye belirtiyorum bir mazeretin olmadığını söylüyorsun. | Open Subtitles | إذن، للسجل العام، أنت تقول أنّه ليس لديك عُذر غياب. |
Ve bir diğeri insanlarını koruduğunu ve diğeri zehirli olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنّها تحمي البشر، و أخرى تقول أنّه سّم. |
Tümör olmalı. İstatistikler anevrizma olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الإحصائيات تقول أنّه تمدد أوعية دمويّة |
Kimya olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول أنّه إستلطاف. |
Acil olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول أنّه أمر عاجل |
Acil olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول أنّه أمر طارئ. |
Annem pislik herifin teki olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أمي تقول أنّه أحمق |
Semptomları tümör olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أعراضها تقول أنّه ورم |
Ve şimdi de babamla Rent'ten bir şarkıyla dans etmemin eziklik olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | والآن تقول أنّه من السخيف الرقص (مع والدي من (رينت. |
Böyle olayların altından kalkabileceğini söyleyen bir kadın. | Open Subtitles | من امرأة تقول أنّه بإمكانها أن تتعامل مع هذه الأنواع من المسائل |
Bana içgüdülerimi dinlememi söyleyen sendin. İçgüdülerim beklememizi söylüyor. | Open Subtitles | أنتِ من قلتِ أنّ عليّ إتّباع غرائزي، وغرائزي تقول أنّه يتعيّن علينا الانتظار. |
Laurel, babası parasını kestiğinden beri değiştiğini söylemişti. | Open Subtitles | (لورل) تقول أنّه تحسّن منذ قطع والده عنه التمويل. |
Bir şansının olmadığını söylüyorsun ama her zaman bir şans vardır, John. | Open Subtitles | إنّكَ تقول أنّه لم يكن هُناك خيار، لكن كان هُناك يا (جون). |