Bir özür karşılığı olur mu bilmem, ama karın Doğruyu söylüyor. | Open Subtitles | لو كان هناك شيء حقيقي، وكاعتذار، فإن زوجتك تقول الحقيقة. |
Krista doğru söylüyor diyelim, madem o değil, kim yazdı o e-postaları? | Open Subtitles | لنفترض بأنها تقول الحقيقة وبأنه ليس من يرسل الرسائل فمن يفعل ذلك؟ |
Bana gerçeği söylüyor bile olsan, elimden bir şey gelmez. | Open Subtitles | ...حتى اذا كنت تقول الحقيقة لا يوجد ما يمكننى فعله |
Ve, Nina'nın doğru söylediğini anlayana kadar bunu yapamam. | Open Subtitles | ولا يمكنني فعل ذلك إلا إذا اكتشفت إن كانت نينا تقول الحقيقة |
Eğer bu kız doğruyu söylüyorsa, yardımımıza ihtiyacı var. | Open Subtitles | إذا كانت هذه الفتاة تقول الحقيقة فهي بحاجة لمساعدتنا؟ |
Birinin odasına girdiği konusunda doğruyu söylüyordu. | Open Subtitles | كانت تقول الحقيقة أن هناك شخص كان بحجرة نومها |
Umarım doğruyu söylüyorsun. Gidelim. | Open Subtitles | من الأفضل أن تقول الحقيقة هيا تعال لنذهب |
Doğruyu söylediğini düşündüğüme inanması önemli. | Open Subtitles | من المهم أن تعتقد أنني أصدّق أنّها تقول الحقيقة |
Ya Doğruyu söylüyor ya da gördüğüm en iyi yalancı. | Open Subtitles | أمّا هي تقول الحقيقة أو ما رأت أي شخص يحبّها أبدا |
İmparator, Hizmetçi Doğruyu söylüyor. Ben ikna oldum. | Open Subtitles | سيدي الأمبراطور، أعتقد أنها تقول الحقيقة |
Doğruyu söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول الحقيقة إنها أخطر من مجرد ضوضاء |
Ya doğru söylüyor ya da dünyanın en usta oyuncusu. | Open Subtitles | مالم تكن أعظم ممثلة في العالم فهي تقول الحقيقة |
doğru söylüyor olsa bile bir şey değişmeyecek. | Open Subtitles | ، حتى لو أنها تقول الحقيقة هذا لن يغير أيّ شئ |
Burada gerçeği söylüyor. Sizi seviyor, paranızı da. | Open Subtitles | إنها تقول الحقيقة إنها تحبك أنت, و مــــالك. |
Poirot, doğru söylediğini bildiği için şanslısınız, bayan. | Open Subtitles | انت محظوظ ان بوارو يعلم انك تقول الحقيقة. |
Eğer doğruyu söylüyorsa yakında tekrar sıçrar, | Open Subtitles | لو انها تقول الحقيقة, التي سرعان ما سوف يحدث مرة أخرى, |
O yalancı fahişe bazen doğruyu söylüyordu. | Open Subtitles | أحياناً تلك الحقيرة الكاذبة تقول الحقيقة |
Eskiden utanmaz bir çapkın olduğunu düşünürdüm ama artık biliyorum ki sadece doğruyu söylüyorsun. | Open Subtitles | أوه ,مارتن كنت اعرف انك مغازل مخادع ولكن الآن وأنا أعلم أنك تقول الحقيقة |
O anda Doğruyu söylediğini bilseydik bile büyük ihtimalle umurumuzda olmazdı. | Open Subtitles | إذا كنا نعرف في ذلك الوقت بإنها تقول الحقيقة لم نكن سنهتم إيضًا |
- Evet, dediğini duydum! - Daima doğruyu söyler değilmi, Mitch? | Open Subtitles | نعم , سمعتها تقول ذلك هى تقول الحقيقة دائماً ميتش صحيح؟ |
Tutulmanın ortasında, gerçeği söylemek. İlginç olmalı. | Open Subtitles | تقول الحقيقة في منتصف الكسوف لابد ان هذا مثير |
doğru söylüyormuş. Evine dönmeliyiz. | Open Subtitles | انها تقول الحقيقة علينا العودة الى منزلها |
Sevinmelisin, seninki doğruyu söylüyormuş. | Open Subtitles | .عليك أن تكون سعيداً ففتاتك كانت تقول الحقيقة |
Eğer gerçeği söylüyorsan, sana söz veriyorum oraya asla dönmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | اوعدك إن كنت تقول الحقيقة فلن يتوجب عليك العودة إلى هناك نهائياً |
Komutanım, tüm saygımla, doğruyu söylediğine inanmıyorum. | Open Subtitles | سيدى مع كل الأحترام العميق , لا أصدق أنها تقول الحقيقة |
Gerçeği, yalnızca gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz? | Open Subtitles | هل تقسم أن تقول الحقيقة ولا شئ غير الحقيقة؟ |