Annenin feminist grubundan, o da Erkeklerden nefret ediyor. | Open Subtitles | إنها عضوة في جمعية أمك, إنها تكره الرجال, أيضاً |
Erkeklerden nefret etmiyor. | Open Subtitles | حتى تذهب ابنتي لتصفيف شعرها فتعود و هي تكره الرجال ؟ |
Eleanor Roosevelt ile, Erkeklerden nefret eden ama soğanı seven. | Open Subtitles | ومره خان جدتي مع إلينور روزفيلت التي تكره الرجال ولكن تحب البصل |
Erkeklerden nefret eden hırslı bir çıkarcının teki. Soğuk kanlı bir katil değil. | Open Subtitles | إنّها إنتهازيّة جشعة تكره الرجال إنّها ليست قاتلة بدمّ بارد |
Yani şüphelinin Erkeklerden nefret eden bir kadın olduğu teorisi çürütüldü. | Open Subtitles | مما يستبعد نظريتي أنها إمرأة تكره الرجال |
Senden hoşlanmadığından değil. O Erkeklerden nefret eder. | Open Subtitles | ليس بسبب انها تكرهك انها تكره الرجال |
Elbette, ben Erkeklerden nefret eden ve evlilik lafına gelemeyen Prenses'imiz Dünya gibi değilim. | Open Subtitles | "لست مثل أميرتنا "دنيا التي تكره الرجال ولا تتحمل أي حديث عن الزواج |
- Erkeklerden nefret edip evlenmiyor mu? | Open Subtitles | أحقاً تكره الرجال وترفض الزواج؟ |
"Erkekleri Sevmekten Nefret Eden Kadınları Seven Erkeklerden nefret Eden Kadınlar." Ha? | Open Subtitles | "و النساء تكره الرجال الذي يحبون النساء اللواتي يكرهن الرجال" |
Erkeklerden nefret eder, hele ki polis olanlardan. | Open Subtitles | فإنها تكره الرجال وخصوصاً رجال الشرطة |
Eğer babasında önemli bir rol-model görmüyorsa, tüm hayatı boyunca Erkeklerden nefret edebilir. | Open Subtitles | -فيمكن أن تكره الرجال لبقية حياتها |
Bazen, sanki... sanki Erkeklerden nefret ediyormuş gibi, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | أحياناً يبدو أنها تكره الرجال |