Şimdi telefonunun pilini değiştirmene yeterli bir süre... bağlantıyı keseceğiz. | Open Subtitles | لذا، انا سأغلق لمدة تكفى لكي تغيري البطاريه للبطاريه الاخرى |
Bu çok önemli. Ama otorite, insanları sizin partneriniz yapmak için yeterli değildir. | TED | انها فى غاية الأهمية ولكن السُلطة لا تكفى لجعل الناس شركائك |
- Bu gecelik bu kadar okumak yeter. | Open Subtitles | هذة القراءة تكفى لليلة عزيزتى , الوقت تأخر |
- Bu gecelik bu kadar okumak yeter. | Open Subtitles | هذة القراءة تكفى لليلة عزيزتى , الوقت تأخر |
Her aşamayı bilecek kadar bu işi yeterince uzun süredir yapıyorum. | Open Subtitles | مارست هذا العمل لفترة طويلة تكفى لأعرف ماذا يدور الان بينهما |
Birkaç gün yetecek kadar elbise getirdim. | Open Subtitles | أحضرت لك بعض القمصان والسراويل تكفى لعدة أيام |
500 Dolar araç gereç, silah ve erzak almaya yetmez. | Open Subtitles | خمسمائة دولار لا تكفى حتى لشراء المعدات الأسلحة والأحتياجات الضرورية |
Kendi kazandığımız para yeterlidir. | Open Subtitles | ان نقودنا التى ربحناها بالعمل الجاد تكفى |
-severek -sağol bir tane yeterli ben genç bir adamken, hemşirelerin şirin olduğuna dair bir izlenim vardı bugün ise pek gerçekçi yanı yok -kolunuzdan tutayım -tamam | Open Subtitles | واحدة تكفى عندما كنت شاباً كان لديّ انطباع بأن تلك الممرضات كانت جميلات حسناً ، الأكثر واقعية أننا اليوم |
Beni düşünmen gerekmiyor, Charles. Çocuklara hediyeler yeterli. | Open Subtitles | لم يكن من الداعى ان تتذكرنى تشارلى تكفى هدايا الاطفال فقط |
Yeni bir işçi ordusunu doyuracak kadar yeterli erzağımız yok efendimiz. | Open Subtitles | ليس لدينا مؤن تكفى لآطعام جيشآ جديد من العمال, مولاى. |
Hepsini değil ama işimi görecek kadar yeterli. | Open Subtitles | معلومات ليست حاسمه , ولكن تكفى لتكوين قراءه غريبه |
Söylediğim gibi, bir kere yaşıyorsun ama bu doğru oynamak için yeterli. | Open Subtitles | أتعلمون ما أقوله دائما, نحن نعيش مرة واحدة ومرة واحدة تكفى إذا أستغللتها جيدا |
Kuyrukluyıldıza inmek bir yana, bombaları almak üzere kargo bölümüne geçmek için bile yeterli oksijenimiz kalmamış olabilir. | Open Subtitles | ربما ليس لدينا بذات واقية تكفى لندخل غرفة الشحن لنجلب القنابل بخلاف هبوطنا على سطح المذنب |
Evet. Biraz dağınık, ama sorguya yeter. | Open Subtitles | اجل ، انها غير مرتبة ولكنها تكفى للاستجواب |
bu konsantre olmus guc bir tanki almaya yeter | Open Subtitles | نحن الآن نصل الى اعلى مستوى يكفى لطاقه قذيفه طاقه تكفى لتدمير هذا المبنى |
Bunun gibi teknolojilerin geleceğin kapılarını açacağını unutmayalım. - Bu kadar soru yeter. | Open Subtitles | تكنولوجيا كهذه ستصبح طريق المستقبل تكفى أسئلة الآن |
Sanırım bir gecelik yeterince hikaye duyduk. | Open Subtitles | هل تعرف؟ أعتقد أن لدينا قصص ما تكفى لليلة واحدة |
yeterince ırkçılık sorunumuz yokmuş gibi bir de basındaki hergeleler ateşi körüklüyor. | Open Subtitles | لدينامشاكلعنصريةبما تكفى... بدون إلقاء هؤلاء العاهرين فى ... الصحافة الوقود على النار. |
Ellerimi patlatmaya yetecek kadar. Çok hassas ve tehlikeli. | Open Subtitles | تكفى لتفجير يدى وبمنتهى البساطه والسهوله |
Direnişin başlarında 10 ilâ 12 gün yetecek kadar kurşunumuz vardı. | Open Subtitles | فى بداية عمل المقاومة كانت لدينا ذخيرة تكفى لـ 10 أو 12 يوم من القتال |
Elimizdeki mutluluk yetmez, daha Fazlasını istiyoruz. | Open Subtitles | فالسعادة التى حققناها لا تكفى نريد المزيد |
Vazgeçmem için... tek bir kelime yeterlidir. | Open Subtitles | لأن كلمة واحدة تكفى لكى أتراجع |
İki günlük hava avantajı yetersiz. 22'sinde çıkalım. | Open Subtitles | يومان من الأرصاد لا تكفى وأرى أن نرحل فى يوم 22 من الشهر الحالى |