| Beni buraya gönderdiğinde kabiliyetlerimi nasıl kullanacağımı bilmiyordun. Bana güvendin. | Open Subtitles | حين أرسلتني إلى هنا، لم تكن تعلم كيف سأستخدم قدراتي. |
| Tüm bu yılları, bu ormanda benimle tavşan yiyerek geçireceğini de bilmiyordun. | Open Subtitles | أنت لم تكن تعلم أنك ستقضي كل هذه السنين .تأكل الأرانب معي |
| Kimin için çalıştığımı bilmiyordu. Rastgele bir barda bana asıldı. | Open Subtitles | لم تكن تعلم لحساب من أعمل لقد قابلتني بحانة عشوائية |
| Bilemiyorum. Belki de ateş eden kişinin kim olduğunu dün geceye kadar bilmiyordu. | Open Subtitles | لا أعلم، ربما لم تكن تعلم من هو مطلق النار حتى الليلة الماضية |
| Ama tüm adamlarımızın burada bizimle yaşadığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | الم تكن تعلم ان كل رجالنا يقيمون هنا معنا |
| Döneceğim. Bunu söyleyeceğimi bilmiyordun. | Open Subtitles | سأعـود، لم تكن تعلم إنني سأقول هذا أليس كذلك؟ |
| Döneceğim. Bunu söyleyeceğimi bilmiyordun. | Open Subtitles | سأعـود لم تكن تعلم إنني سأقول هذا، أليس كذلك؟ |
| Bahse girerim bir koruyucu meleğin olduğunu bilmiyordun Jack. | Open Subtitles | اراهن بأنك لم تكن تعلم بأن لديك عربة جنية يا جاك |
| Masum insanları ve hayvanları öldürdüğünü bilmiyordun. | Open Subtitles | لم تكن تعلم أنك كنت تقتل أناسا وحيوانات بريئة |
| Sen burada hep turisttin, sadece bilmiyordun. | Open Subtitles | ،لطالما كنت سائحا هنا لكنك لم تكن تعلم فحسب |
| Eminim, oğlunun bu kadar popüler olduğunu bilmiyordun. | Open Subtitles | اراهن انك لم تكن تعلم بان ابنك مشهور لهذه الدرجة |
| Başlangıçta bilmiyordu, ama araştırmacılar buna bir isim verdiler. | TED | لم تكن تعلم ذلك حينها، لكن لدى الباحثون اسم لهذا. |
| Eşcinsel olduğumu bilmiyordu. Ölümüne altı ay kala, hiç yoktan, erkek arkadaşım olup olmadığını sordu. | TED | جدتي لم تكن تعلم أنني مثلية، وقبل ست أشهر تقريبا من وفاتها، ومن حيث لا أدري، سألتني إذا كان لدي حبيب. |
| Nereye gittiğini bilmiyordu. Kendini kaybetmişti. | Open Subtitles | إنها لم تكن تعلم أين تذهب لقد كانت هيستيرية |
| Koyduğumuz ödülü bilmiyor musunuz? | Open Subtitles | الم تكن تعلم بأننا رصدنا مكافأة لمن يسلمها ؟ |
| Ya ABD? Brezilya'da polislerin avukatlığını yapıyor. Bu konuda bir şey bilmiyor musunuz? | Open Subtitles | وأنت، المستشار بالشرطة البرازيلية لم تكن تعلم شيئاً؟ |
| -O bunu bilmiyor. Lanet olsun. -Anladın mı? | Open Subtitles | انها لم تكن تعلم ذلك , اللعنة الم اُخبركم؟ |
| Senin bile bilmediğin hassas bir noktanı buldu. | Open Subtitles | لقد وجد نقطة حساسة لديك لم تكن تعلم بها. |
| Eğer ne yapmak istediğini bilmiyorsa henüz yapmamış olmadığını anlarım. | Open Subtitles | وإذا لم تكن تعلم الإجابة . عندئذ ٍ أعلم أنها لم تخرج أبدا ً |
| Karanlık bir odada kendine geldiğini ve nerede olduğunu bilmediğini söylemişti. | Open Subtitles | ،قالت أنها أُحضرت إلى غرفة مظلمة لم تكن تعلم أين كانت |
| Elly'in bu geziye çıktığından bile haberi yok. | Open Subtitles | إنها لم تكن تعلم حتى أن "إيلي" ستذهب بهذه الرحلة |
| İyi niyetli olduğuna inancım tam ama bunca konuşmadan sonra bilmiyormuş gibi davranamazsın. | Open Subtitles | أعلم أنك مؤمن، لكن الأن لم تعد تستطع التصرف كأنك لم تكن تعلم. |
| Dosyanın en üstündeydi. Bundan haberin yok muydu? | Open Subtitles | كانت فوق الملف تماماً ألم تكن تعلم بشأنها؟ |
| Ama barda seninle konuşmamıza kadar senin de haberin yoktu. | Open Subtitles | لكنكَ لم تكن تعلم بهذا إلاّ بعد مجيئي للحانة و إعلامك بذلك |
| Arkadaşlarıyla şarap içiyorlarmış ki sanıyorum ki kadın hamile olduğunun farkında değildi. | Open Subtitles | إحتساء النبيذ مع أصدقائها يُشير إلي لـم تكن تعلم أنها كانت حامل. |
| İnsanlar yatağa oturduğunda bundan haberdar değildin. | Open Subtitles | نعم، ألسنا على وشك تخريبه؟ لم تكن تعلم ذلك عندما تركت الناس يجلسون عليه |