O andan itibaren Bay Calloway'in istediği her şeyi yaptım. | Open Subtitles | منذ تلك اللحظة كنت افعل كلّ شيء يطلبه السّيد كالواي |
Çoğu insanın aklında bön bir düşünceydi, ve doğruydu, sadece bir tişört amblemiydi o an için geçerli olan. | TED | كانت فكرة بسيطة في عقول الكثير من الناس، و بالفعل، كان شعار قميص، والذي كان فعالًا في تلك اللحظة. |
Ve dünyayı dondurmak istiyordum, böylece bu anı bir hafta yaşayabilirdim. | Open Subtitles | وأردت تجميد العالم لكى يمكننى أن أعيش تلك اللحظة لمدة أسبوع |
o zaman nasıl olduysa iyi bir fikir gibi göründü. | TED | بطريقة ما , بدت تلك فكرة رائعة في تلك اللحظة |
Ve Higgs teorisine göre, tam o anda, evrende dramatik bir an yaşandı. | TED | و على حسب نظرية هيقز, في تلك اللحظة, حصل حدث دراماتيكي في الكون. |
o ana kadar, Bassam, Nazi Soykırımının bir efsane olduğunu sanıyordu. | TED | حتى تلك اللحظة فكر بسام أن الهولوكوست كان في الغالب أسطورة. |
şu anda gitti, er ya da geç gelmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | إنه يحلق في تلك اللحظة لابد أن يهبط عاجلاً أو آجلاً |
Ve O andan itibaren birbirlerine bağlandılar ve her yere birlikte gittiler. | Open Subtitles | ومند تلك اللحظة كانا لا يلازمان جانب بعضهما، يذهبان لكل مكانٍ معاً. |
Ve O andan itibaren yaptığım herşey beni 12 yaşıma geldiğimde mükemmel bir kadın olmaya hazırlamak içindi. | TED | وكل ما كان علي القيام به من تلك اللحظة كان إعدادي لأكون امرأة مثالية في سن الـ 12. |
Öylesine altüst etti ki, O andan itibaren senden başka bir şey düşünemez oldum. | Open Subtitles | لدرجة انني لم اكن قادرا على التفكير بأحد سواك منذ تلك اللحظة. |
Hani insanların umutlarının söndüğü o an var ya, o anla besleniyorum. | Open Subtitles | أتعرف تلك اللحظة التي يموت بها آمل الناس؟ أتغذى على تلك اللحظات |
o anı hatırlıyorum çünkü hayatımdaki önemli anlardan birisi o an çünkü çocuklarınız oldu mu, önce bebeklik evresindedirler ve her yere sıçarlar. | Open Subtitles | أتذكر تلك اللحظة لأنها كانت مؤثرة في حياتي عندما يكون لديك أطفال ، فإنهم في البداية يكونون صغار و يتغوطون في كل مكان |
Ve o an karar verdim ki ben yaşamımın geri kalanını onların imkanlarının iyileştirmek için elimden gelenleri yaparak harcamalıyım. | TED | فقد قررت في تلك اللحظة بأنني سأقضي بقية عمري أفعل ما بوسعي لتعزيز فرص نجاحهم. |
bu anı sadece bu hoş enstrümanın güzelliğini göstermekle geçireceğim. | Open Subtitles | أريد أن أستغل تلك اللحظة لأسجل إعجابي بجمال هذه القطعة |
Uzun hikâye ama içimde bu anı daha önce yaşadığıma dair belirgin bir his var. | Open Subtitles | هي لمدة طويلة قصّة لكنّي كان عندي المتميّزون الإحساس الذي عشت تلك اللحظة قبل ذلك. |
Eğer o zaman seninle temasa geçmiş olsaydım bana asla inanmazdın. | Open Subtitles | .. ما كنت ستصدقني أبداً لو اتصلت بك في تلك اللحظة |
o anda, bana vurmak için tüfeği kaldırdı. Tereddüt ettiğini gördüm. | TED | رفع بندقيته في تلك اللحظة ليضربني، لكني رأيت أنه كان مترددًا. |
Biliyor musun, bileğinin burkulduğu o ana geri gitmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | تعرفين انا احاول ان اتذكر تلك اللحظة عندما التوى كاحلها |
Geçen hafta Gana'daydım sağlık bakanıyla beraberdim, bilmiyorsanız söyleyeyim, şu anda Gana'da bir kolera salgını var. | TED | الأسبوع الماضي، كنت في غانا مع وزير الصحة، وإن كنتم لا تعرفون، فهناك تفشي للكوليرا في غانا في تلك اللحظة. |
İşler şu an düşündüğümüz gibi gitmiyor olabilir bu yüzden, biz kendi yolumuza gitsek, sen kendi yoluna gitsen daha iyi olacak. | Open Subtitles | هذا غير ناجح كما كنا نأمل في تلك اللحظة لذلك نعتقد أنه سيكون أفضل لو انطلقنا في طريقنا وأنت ذهبت إلى طريقك |
Ve o zamandan beri, arabalar bize nerede yaşayacağımızı, nerede çalışacağımızı, nerede eğleneceğimizi, seçme özgürlüğü sağladı. Ve açıkçası dışarı çıkıp, dolaşmak istediğimiz zaman, | TED | ومنذ تلك اللحظة مكنتنا المركبات من التحرر لنختار اين نعيش واين نعمل, واين نلعب وبأمانة عندما نخرج ونريد ان نتجول |
Şimdi, hikayeyi anlatabilmek için, ABD tarihinde çok önemli bir ana geri dönmek istiyorum, bu an partiler arası anlaşmazlığın ve particiliğin doğduğu an. | TED | الآن، لأقول لكم القصة، أرغبُ في العودة إلى لحظة مهمة حاسمة في تاريخ أمريكا، وهي تلك اللحظة التي تم فيها ظهور الخلافات التعصبية والحزبية. |
Merdivenlerin büyük bir girişe işaret verdiğini düşünün ve o anın yıldızı olduklarını. | TED | فكّر في كيفية إشارة السلالم إلى مدخل كبير وكان هناك نجم تلك اللحظة. |
Belki öyle bir anda cevap verecek donanıma sahip değilizdir. | TED | ربما لم نكن مجهزين بالأدوات اللازمة للاستجابة في تلك اللحظة. |
bu noktada, bunun mumkun olup olmadigini dahi bilmiyorum. | TED | حتى تلك اللحظة لا أدري ان كان هذا يمكن تطبيقه |
İşte o anda, yapacağı şeyin sonuçlarını düşünmeden davranmak zorundaydı. | Open Subtitles | في تلك اللحظة كان عليه التصرف بغض النظر عن العواقب |
Size o anı göstereceğim ve o anın bütün içyüzünü. | TED | سوف اريكم تلك اللحظة و كل المشاهد من تلك اللحظة. |