Ben ısmarlıyorum. Şuna bak. Sanki Umman'ın Şeik'iymiş gibi paralarını sallıyor. | Open Subtitles | انظر إليها, تلوح بنقودها كأنها شيخٌ من عُمان |
Şuna bak. Çocuğa el sallıyor. Onu görebiliyor. | Open Subtitles | تفقودوا هذا ،، إنها تلوح لذلكَ الفتى يمكنها رؤيتهُ |
Bir polis memuru öldü ve sen suç mahallinde silah sallıyordun. | Open Subtitles | لدي شرطي واحد ميت وانت كنت بمسرح الجريمه تلوح بمسدس. |
Kollarını kaldırıp sallamalısın ve sık sık masaya yumruğunu vurmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تلوح بذراعيك و تضرب برسغك عدة مرات |
Önemli delilleri telefon kulübesinde sallama. | Open Subtitles | لا تلوح بأشياء مهمة بأكشاك الهاتف، فأبوابها زجاجية |
Sihirli değneğini sallayıp beni tekrar 16 yapar mısın? | Open Subtitles | هل لك أن تلوح بعصاتك السحرية لتعيدنى إلى سن ال 16 الجميل ؟ |
Hey Joey! Geçen gün sana el sallayan kız o değil mi? | Open Subtitles | اليست هذه الفتاة التي تلوح لك؟ |
Meşakkatli saatler... mesela, hep insanlara el sallarsın, istediğin gibi davranamazsın. | Open Subtitles | فهناك الساعات الطوال... أعني، أنك تلوح للناس طوال الوقت، لن تكون ملك نفسك بعد الآن. |
Altı aydır hamle yapıyor yedi aydır da el sallıyor. | Open Subtitles | كانت تندفع للأمام و هي بعمر ستة أشهر و تلوح وداعاً بعمر سبعة أشهر |
- Aşağıdan bize el sallıyor. Yardımımıza ihtiyacı olabilir. | Open Subtitles | انها تلوح لنا باستمرار ربما تحتاج الى المساعدة |
Çinli insanlar arkasından el sallıyor ve çince bağırıyor... "Gitme"! "Gitme". | Open Subtitles | أخذت المجموعة تلوح لـ بياريلال جي و تحذره من التقدم وتقول له لا تتقدم لا تتقدم بالصينية |
İşe yaradı! Bana el sallıyor. Tamam, hemen oraya geliyorum. | Open Subtitles | لقد نجح إنها تلوح لي سأكون هناك |
Verandada dikilmiş, bir matador gibi paltomu sallıyordun. | Open Subtitles | كنت واقفاً على الشرفة، تلوح بمعطفي كمصارع الثيران. |
Elini biraz daha yavaşça sallamalısın. | Open Subtitles | .عليكَ بأن تلوح بيدك بشكلٍ أبطأ |
Erkek gibi bacak bacak üzerine at ve küçük bir kız gibi kollarını sallama yeter. | Open Subtitles | اعكس بقدميك كـ رجل. ولا تلوح بيديك كـ طفلة صغيره |
Bugün sana el sallayıp selam verdiğimde, neden bana el sallayıp selam vermedin? | Open Subtitles | لماذا لم تلوح لي بالتحية اليوم عندما لوحت لك بالتحية؟ |
Geri zekalı akademisindeki hep el sallayan kız. | Open Subtitles | -أنها من أكاديمية المعوقين -انها تلوح دائما |
Şurada çitleri tamir edersin komşu evlerdeki arkadaşlarına el sallarsın lanet olası Noel ağacının tepesine yıldız yapıştırırsın değil mi? | Open Subtitles | أنت هناك تبني سياج وتدية تلوح للجيران في الحي ...تعلق |
Ve ne zaman kötü haberler gelse, "ufukta kara bir bulut var" denir. | TED | وعند وجود أخبار سيئة ، نقول هناك سحب تلوح في الأفق. |
Dilerse bizim gibi bayrak sallar, ortalığı ateşe verir. | Open Subtitles | ربما يمكننها أن تلوح بعلم أو تشعل شيئًا كبقيتنا |
Önce bize göstermeden, Bayan Conlin'in elinde bir belgeyle dolaşmaması gerekiyor, öyle değil mi? | Open Subtitles | التي من المفترض أن تلوح بكومة من الأوراق من دون السماح لنا برؤيتها أولا أليس كذلك |
Gelin adayı kuşağı takmak boğaya kırmızı pelerin sallamak gibi. | Open Subtitles | إرتداء "عروس المستقبل" للوشاح كأنك تلوح برداء أحمر أمام ثور |
Annemi son gördüğümde Teksas'daki bir kütüphanenin penceresinden el sallıyordu. | Open Subtitles | آخر مرة رأيت أمي هي كانت تلوح من نافذة مكتبة في تكساس. الحق، أب؟ |
Çekiç sallayabilir misin? | Open Subtitles | هل بأمكانك أن تلوح بالمطرقة ؟ |