Böyle söylemeye devam et, belki dediğin tutar bir gün. | Open Subtitles | لا تنفكّ عن قول ذلك ولربما يصدق قولكَ يومًا ما |
Kelepçelerini karıştırmaya devam edersen seni ayak bileklerinden asacağım. | Open Subtitles | إن لمْ تنفكّ تعبث بأصفادِكَ، سأعلّقكَ من كاحليْكَ. |
Sormaya devam et. | Open Subtitles | لا تنفكّ تسألني إن كان ثمة أمر |
Çok hassas çok hareket ediyor ve Sürekli yanıyor. | Open Subtitles | إن شعرها من النوعية الصعبة و هي تتحرك دون انقطاع و لا تنفكّ تعرّض نفسها للحرق |
Senden hiç hoşlanmadım. Sürekli konuşuyorsun. | Open Subtitles | لم أحبّكَ في مطلق الأحوال، فإنّكَ لا تنفكّ عن الحديث دوماً. |
12 saattir devam ediyor. | Open Subtitles | - فوكستروت". إنّه لم تنفكّ عن هذا طوال 12 ساعة. |
Kendini böyle kandırmaya devam et. | Open Subtitles | لا تنفكّ عن إيهام نفسكَ بذلك |
İtiraf etmem gerek, Harold. Bir süredir beraber çalışıyoruz ama beni şaşırtmaya her daim devam ediyorsun. | Open Subtitles | عليّ القول يا (هارولد)، لقد كُنّا نعمل معًا لبعض الوقتِ، لكنّكَ لا تنفكّ تُفاجئني. |
Çünkü sırlar ortaya çıkmaya devam ediyor. | Open Subtitles | لأنّ الأسرار لا تنفكّ تُفضح |
Zorlayıp durmaya devam ediyorsun. | Open Subtitles | لا تنفكّ تضغط وتضغط |
Sende onun istediklerini yerine getirmeye devam ediyorsun.. | Open Subtitles | ! وأنت لا تنفكّ عن تشجيعه |
Sadece konuşmaya devam ediyor Noel Baba'nın penisiyle ilgili. | Open Subtitles | لا تنفكّ تتحدث عن قضيب (سانتا). |
Uçakta Sürekli bana kalıpların dışında düşünmemi söylüyorsunuz ben de kitaba uymadım, çünkü onları kollamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | على متن الطائرة، لا تنفكّ عن إخباري دوماً أن أفكر خارج حدود المألوف، ولذا فقد حِدت عن القواعد لأنني كنت أحاول حمايتهما. |
Sürekli bahsedip durduğun canavar bu mu yoksa? | Open Subtitles | أهذا هو الوحش الذي لا تنفكّ تخبرني عنه؟ |
Sanmıyorum. Sürekli göz kırpıp duruyor. | Open Subtitles | لا أظن ذلك، إنها لا تنفكّ تطرف باستمرار |
ve Tanrım, Victoria-- Sürekli bana yeterli değilmişim gibi muamele ediyor. | Open Subtitles | ويا إلهي، (فكتوريا)، ما تنفكّ تعاملني وكأنّني لست جيّدة بما يكفي |